Kategori Arşivi: Tümü

  • 0
Boy child think idea problem solution decision question answer

İyi Sorular Sormak ve Derin Düşünme Arasındaki İlişki

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Tümü , Yöntem ve Teknikler

Yapılan bir araştırma (Ebersbach, Feierabend ve Nazari, 2020), bir konuyla ilgili çalışırken sorular üreten öğrencilerin son değerlendirme testlerinden aldıkları puanların, soru üretmeden farklı çalışma tekniklerini kullanan öğrencilere göre daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Peki, soru üretmek neden bu kadar etkilidir? 

Boy child think idea problem solution decision question answer

Geçmiş araştırmalar, ek bilişsel çaba gerektiren öğrenme stratejilerinin, öğrencileri materyali daha derinlemesine işlemeye ve yeni bağlamlarda düşünmeye teşvik ederek, akılda tutmaya yardımcı olan ek bellek izleri oluşturduğunu ortaya koymaktadır.

Bu durumda öğrencilerin soru üretmesini sağlayacak hangi sınıf içi etkinliklerini kullanabiliriz?

  • Öncelikle öğrencilere iyi sorunun nasıl sorulacağını öğretin. 

Başlangıçta öğrencilerin kendi sorularını oluşturmaları zor olabilir ve birçoğu basit evet/hayır sorularıyla işe başlayacaktır. Daha iyi soruların oluşturulmasını teşvik etmek için öğrencilerden derste karşılaştıkları daha zor veya daha önemli kavramlardan bazılarını düşünmelerini ve bunlara odaklanmalarını isteyin. Ardından onlardan “açıkla” ile başlayan veya “nasıl” ve “neden” çerçevesini kullanan sorular önermelerini isteyin. Öğrencilerinizi, sorularına önce kendilerinin yanıt vermelerini isteyerek onları sonucu test etmeye yönlendirin. Sorularınız daha uzun ve daha anlamlı yanıtlara mı yol açıyor, yoksa basit bir “evet” veya “hayır” ile yanıtlanabilir mi?

Soru üretme, tek başına etkili bir çalışma stratejisi olmakla birlikte, ister çevrimiçi ister yüz yüze olsun, bir sınıf etkinliğine de uyarlanabilir.

  • Google Slaytlar ile tasarlanmış bir Jeopardy oyunu oynayabilirsiniz. 

Bunun için hazır şablonlara internetten ulaşabilirsiniz.

  • Kahoot ve Quizlet gibi popüler araçları kullanarak öğrencilerinizin kendi test ve quiz sorularını oluşturmalarını sağlayabilirsiniz. 

2014 yılında yapılan bir araştırmada (Education 2.0: Student Generated Learning Materials through Collaborative Work), kendi sınav sorularını hazırlayan öğrencilerin derse karşı motivasyonlarında yükselme ve final notlarında %10’luk bir artış tespit edildi.

  • Geliştirilen soruları sınıf genelinde tartışmaya açabilirsiniz.

2018 yılında yapılan bir çalışmada (Student-Generated Pre-Exam Questions is an Effective Tool for Participatory Learning: A Case Study from Ecology of Waterborne Pathogens Course), öğrencilerden Bloom’un taksonomisine dayalı sorular yazmaları istendi. Sorular, doğru/yanlış ve çoktan seçmeli sorulardan, analiz ve sentez gerektiren zor sorulara kadar geniş bir kapsamdaydı. Öğrenciler, yapılan bu çalışmadan keyif aldıklarını belirttiler ve aynı zamanda diğer sınıflardaki akranlarına kıyasla final sınavında yüzde 7 daha yüksek puan aldılar. Bu çalışma için önce üst düzey soruların özelliklerini belirleyin. Daha sonra öğrencilerinizin sorularını toplayın ve içlerinden bazılarını sınıfça tartışın.

  • İlerletici, geliştirici sorular üzerinde çalışabilirsiniz. 

Öğrencilerden “Neden” gibi yönlendirici sorular oluşturmalarını isteyin. Örneğin “Yapraklar neden farklı şekillerdedir?” gibi sorular öğrencilerin sadece konuyu anlamalarını geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda en isteksiz öğrencilerin bile ilgisini konuya çekebilir.


  • 0
teaching-4784914_1280

Çocukların Zor Bir Yılla Başa Çıkmalarına Nasıl Yardımcı Oluruz?

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Tümü , Uzaktan Eğitim

Çocuklar bir yılı aşkın bir süre devam eden uzaktan ve karma öğrenimin ardından sınıfa dönerken, kayıp ve travma hâlâ devam eden konular arasında yer alıyor. Temmuz 2021’in başlarına kadar en az 2 milyon çocuk, onlarla birlikte yaşayan ve onlara bakmakla ilgilenen bir ebeveyn, büyükanne, büyükbaba veya akrabasını kaybetti. Sokağa çıkma yasağı ve karantinalarla, çocuklar ve ergenler depresyon ve kaygının artmasına neden olan sosyal izolasyonu yaşadı. teaching-4784914_1280

Bu henüz çözülememiş travmalar, hafızayı ve konsantrasyonu etkileyerek çocukların performanslarının düşmesine neden olabiliyor. Yaşanan bu yaygın travma karşısında, duygusal düzenleme, kendini geliştirme ve ilişki kurma temelli stratejiler, çocukların stres ve kayıptan kurtulmasına yardımcı olabilir.

DUYGUSAL DÜZENLEME

Yaratıcı etkinlikler aracılığıyla duygusal ifadeyi teşvik edin: Çocuklara sanat, müzik veya yazı gibi etkinliklerle meşgul olma fırsatı verin. Duygularını özgürce ifade etmelerine ve hayal kırıklıklarını veya streslerini ortaya çıkarmalarına fırsat verin. 

Çocuklarla günlük ruh hali kontrolleri yapın: Onlara her günün başında nasıl olduklarını sorun ve duygu durumlarını paylaşmaları için fırsat yaratın. Çocuklardan ruh hallerini değerlendirmelerini istemek, hem kendi duygularını nasıl tanımlayacaklarını öğrenmelerine hem de öğretmenlerin, desteğe ihtiyaç duyabilecek çocukları hızla değerlendirmelerine yardımcı olur. 

Çocukların öğrenmeye daha hazır hale gelmelerine yardımcı olmak için hareket molası vermek veya biraz derin nefes almak gibi kendi kendini düzenleme stratejilerini denemeye yönlendirin. Günlük ruh hali kontrolünü tamamlamanın harika bir yolu olarak da, çocuklara “Bugün en iyi kendin olabilmen için arkadaşlarından ve öğretmenlerinden neye ihtiyacın var?” diye sorabilirsiniz.

Sınıfta sakin bir köşe oluşturun: Bunalmış hisseden çocuklar için, duygularını yönetmek veya sınıftan ayrılmak zorunda kalmadan bağımsız olarak çalışmak için gidebilecekleri alanlar yaratın. Boyama sayfaları, oyun hamuru veya stres topları gibi kendi kendini düzenleme araçlarıyla donatılmış ayrı bir alan oluşturun.

KENDİNİ GELİŞTİRME

Çocuklardan geçmiş yıla yönelik mektup yazmalarını isteyin: “Covid-19 pandemisinden önce neleri bilmek isterdiniz?”, “Geçtiğimiz yılı sizin için daha iyi hale getiren tavsiye ne olurdu?”, “Gelecekteki benliğinizin hayatınızın bu zamanı hakkında neyi hatırlamasını istiyorsunuz?” Bunun gibi yansıtıcı yönlendirmeler, çocukları zorlukları kabul etmeye ve mücadelelerini yönetmek için beyin fırtınası yapmaya teşvik eder.

Çocukların gelişimine odaklanın: Stresli olduğumuzda genellikle olumsuzluklara odaklanırız. Ancak öğretmenler, çocukların büyüdüğü alanları vurgulayarak pozitife odaklanabilir ve zorlu zamanların öğrenme için ne kadar çok fırsatlar sunduğunu onlara gösterebilirler. Ayrıca çocuklara geçen yıl kendileri hakkında ne öğrendiklerini sorarak onları öz değerlendirme yapmaya teşvik edebilirsiniz.

İLİŞKİ KURMA

Çocukları kendileri hakkında paylaşımlar yapmaya teşvik edin: Her güne bir şükran ifadesiyle başlamayı deneyin ve gün hakkında keyifli bir şey paylaşarak günü sonlandırın. Ayrıca bunun için düşün-eşleş-paylaş modelini de kullanabilirsiniz. Çocukların şaka, hikâye veya anı gibi komik bir anlatıyı sınıfla paylaşmaları için de fırsatlar yaratabilirsiniz.

Eğlenceye odaklanın: Beyne bir mola olarak çocukların sevdikleri bir kart veya masa oyunu için zaman ayırın. Ayrıca, çocukların öğrenme zorluklarını tamamlamak için oyunlaştırmadan yararlanabilirsiniz.

İşbirliğine dayalı öğrenmeye katılın: Çocuklar arasındaki işbirliği, yalnızca sağlıklı ilişkileri teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda onları birbirlerinden öğrenmeye teşvik eder.

 

Kaynakça:

https://www.edutopia.org/article/helping-students-cope-difficult-year

https://www.scientificamerican.com/article/at-least-two-million-children-have-lost-a-parent-or-grandparent-caregiver-to-covid/ 


  • 0
Ekran Alıntısı

Uzaktan Öğretimde Beden Eğitimi Dersi Nasıl Yapılır? Padlet-Wordwall-Baamboozle

Yazar: Demet Gökalp

Kategori: Eğitimde Teknoloji Kullanımı , Tümü , Uzaktan Eğitim

Uzaktan eğitim, öğrenci ile öğretmenin birbirinden uzakta olmalarına karşın, eş zamanlı (senkron) ya da eş zamanlı olmayan (asenkron) şekilde teknolojik araçlarla iletişim kurdukları bir sistemdir. Uzaktan eğitim sisteminin bileşenleri; 

  • Öğrenci
  • Öğretmen
  • İçerik
  • Teknoloji
  • Pedagoji
  • Teknik Destek

Eş zamanlı (senkron) öğrenme: Eş zamanlı (senkron) öğrenme; gerçek zamanlı, tüm katılımcıların aynı zamanda katıldıkları ve birbirleriyle doğrudan iletişim kurdukları, öğretmenin yönettiği bir çevrimiçi öğrenme sürecidir. 

Eş zamanlı olmayan (asenkron) öğrenme: Eş zamanlı olmayan (asenkron) öğrenme; öğretmenler ve öğrenciler arasındaki iletişimin videolar, metin bazlı çalışma içerikleri, grafikler vb. dijital içerikler ile öğrencinin kendi planladığı zaman dilimlerinde sisteme girmesiyle gerçekleştirilen öğrenme sürecidir.

Bu kapsamda 24 Temmuz 2020 Cuma günü Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni Hakan Gökalp’in gerçekleştirdiği “Uzaktan Öğretimde Beden Eğitimi Dersi Nasıl Yapılır? Padlet-Wordwall-Baamboozle” online eğitimin videosuna buradan ulaşabilirsiniz;

 


  • 0
Ekran Alıntısı

Uzaktan Öğretim Sürecinde Sosyal Derslere Özel Web 2.0 Araçları-Mindmeister ve Sutori

Yazar: Demet Gökalp

Kategori: Eğitimde Teknoloji Kullanımı , Tümü , Uzaktan Eğitim

Uzaktan öğretim üç çeşit etkileşim türü vardır; öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen ve öğrenci-materyal.

Öğrenci-Öğrenci Etkileşimini Güçlendirmek için;

  • Çevrimiçi küçük grup çalışmaları
  • Çevrimdışı ikili, üçlü grup çalışmaları
  • Öğrencilerin derse kendi materyalleriyle geleceği planlamalar

Öğrenci-Öğretmen Etkileşimini Güçlendirmek için;

  • Sohbet dakikaları planlayın.
  • Ders esnasında öğrencilere isimleriyle hitap edin.
  • Ekrana bakarak iletişim kurun.
  • Mümkünse ayakta ders anlatın.
  • Dersleri küçük adımlar ilkesi ile planlayın.
  • Düzensiz tekrar ilkesini unutmayın.
  • Önce soru sonra öğrenci ismi ilkesini uygulayın.
  • Tüm öğrencilerin etkin katılabileceği web 2.0 araçlarını kullanın.

Bilişsel Yük

Bilişsel yük kuramının temel varsayımı, insanın işleyen belleğinin sınırlı kapasiteye sahip olduğu ve öğretim tasarımının etkinliğinin bu temel kısıtı ne kadar dikkate aldığına bağlı olduğudur. 

Öğretmenin/öğretim tasarımcısının en önemli görevlerinden biri uygun bilginin uzun süreli belleğe aktarılmasının gerçekleştirilmesidir.

Bilişsel yükün kısa süreli bellekte bir kerede gerçekleşen etkinlikler bütünü olduğu düşünüldüğünde kısa süreli belleğin sınırlılığını dikkate alınmadığı çoklu ortam tasarımlarında etkili öğretim adına başarılı olması beklenemez.

Bilişsel yük teorisine göre üç tür bilişsel yük vardır:

  • Asıl yük
  • İlgili / etkili bilişsel yük
  • Konu dışı yük

Asıl yük; Öğrenilmesi zor olan içeriğe bağlı olarak, çalışan bellekte yüklenmenin gerçekleştiği türdür. Sunulan bilgi karmaşık ve zor olduğunda asıl yük de yüksek olacaktır.

Etkili Bilişsel Yük; Şema oluşumuna yardımcı olan, öğrenme sürecini destekleyen içerik ve etkinliklerle ilişkili bilişsel yüktür.

Konu dışı yük; Öğretim sırasında kullanılan materyallerin tasarlanması, sunulması ile ilgilidir. Karmaşık tasarlanan öğretim ortamları bireylerin çalışma belleklerinde aşırı yüke sebep olabilirler. Yani tasarlanan öğrenme ortamı, uygun olmayan bilgileri ya da bilgi işleme sürecini olumsuz yönde etkileyen diğer durumları içeriyorsa konu dışı yük yüksek olacaktır (Merrienboer ve Sweller, 2005).

Bilişsel Yükü Azaltmanın Yolları

  1. Görsel kanalın asıl işlemle aşırı bilişsel yüklenmesi durumuna karşı, “yükü boşaltma
  2. Kanalların her ikisinin de (görsel ve işitsel) esas yük ile aşırı bilişsel yüklenmesi durumuna karşı, “bölümlendirme” ve “ön öğrenme
  3. Konu dışı materyalden dolayı tesadüfi ve esas işlem talebi nedeniyle aşırı bilişsel yüklenme durumuna karşı, “ayıklama” ve “işaretlendirme
  4. Karmaşık sunumdan dolayı tesadüfi ve esas işlem ile aşırı bilişsel yüklenme durumuna karşı, “kelime ve görselleri hizalama” ve “fazlalıkları eleme
  5. Kısa süreli bellekte bilgi tutma isteğine bağlı aşırı yüklenme ve asıl yüklenme durumuna karşı “eş zamanlı hale getirme” ve “bireyselleştirme

19 Ağustos 2020 günü gerçekleştirdiğimiz “Uzaktan Öğretim Sürecinde Sosyal Derslere Özel Web 2.0 Araçları-Mindmeister ve Sutori” online eğitim videomuza aşağıdan ulaşabilirsiniz;

 


  • 0
Ekran Alıntısı

Uzaktan Öğretimde Olmazsa Olmaz Web 2.0 Araçları II

Yazar: Demet Gökalp

Kategori: Eğitimde Teknoloji Kullanımı , Tümü , Uzaktan Eğitim

Uzaktan öğretim sürecinde ön örgütleyicilerin ve geri bildirim önemi;

Ön Örgütleyiciler

Ön örgütleyiciler, yeni bilgiyle ilgili ama ondan daha soyut, kapsamlı ve genelleme düzeyindeki giriş nitelikli içeriklerdir. 

  • Bilginin kalıcılığını artırır,
  • Öğrencinin dikkatini yeni öğrenilecek içeriğin önemli noktalarına çeker, 
  • Öğrenilecek yeni konudaki kavramlar arasındaki ilişkileri aydınlatır,
  • Öğrencinin yeni öğrenilecek konuyla ilişkili olan önceki bilgilerini hatırlatır.

Sözel açıklamalar olduğu gibi, şemalar, somut modeller, grafikler, kavram haritaları ve benzetimler de olabilir. 

Geri Bildirim

Çevrimiçi öğrenmede öğrenme sürecinin kontrolü tamamen öğrenciye geçtiği için bu ortamlarda geri bildirimin rolü daha fazla önem kazanmaktadır.

Öğrencilere;

  • Öğrenme performanslarının nasıl değerlendirildiği,
  • Performanslarını nasıl geliştirebilecekleri,
  • Her bir performans notunun nasıl hesaplandığının bilgisi düzenli olarak paylaşılmalıdır (Bischoff, 2000).

Çevrimiçi öğrenme sürecinde geri bildirim; 

  • Zamanında sunulmalı,
  • Düzenli, yapıcı ve öğrenme sürecini destekleyici olmalı,
  • Her bireye özel olmalıdır (Mory, 2004).

29 Temmuz 2020 Çarşamba günü “Uzaktan Öğretimde Olmazsa Olmaz Web 2.0 Araçları II Canva ve Wizer.me” online eğitimimizi aşağıdan izleyebilirsiniz;

 


  • 0
Ekran Alıntısı

Uzaktan Öğretimde Olmazsa Olmaz Web 2.0 Araçları I

Yazar: Demet Gökalp

Kategori: Eğitimde Teknoloji Kullanımı , Tümü , Uzaktan Eğitim

Uzaktan öğretimde iletişim ve etkileşimi artırmak için yapılabilecekler;

  • Öğrencilere çeşitli görevler vererek onların word, pdf, ppt gibi dokümanları belirli bir gün ve saate kadar sisteme yüklemelerini isteyebilirsiniz.
  • LMS’te dersin yapısına göre dersin bütününü öğrencilere açık olacak şekilde tasarlayabilirsiniz. Bu şekilde öğrenci kendi hızında ilerleyip istediği konudan çalışmaya başlayabilir.
  • Tartışma forumu araçları ile dersteki bir konuyla ilgili tartışma ortamı yaratarak etkileşimi artırabilirsiniz. Örneğin; “Şu gün şu saatte forumdan şu konuyu tartışacağız.” gibi duyurular yapabilirsiniz.
  • LMS’in sohbet, duyuru ve mesaj paylaşımı özelliklerini sıklıkla kullanarak öğrencilerinizle bu kanallar aracılığıyla sürekli iletişimde kalabilirsiniz.
  • LMS kadar Google Drive’dan yararlanabileceğinizi unutmayın. Bu ortamda bir dosya açıp öğrencilerle birlikte üzerinde çalışma imkanı yaratabilirsiniz.
  • Bilgilerin doğrudan öğrenciye sunulması yerine dolaylı bilgilerle öğrenciyi yönlendirebilir ve öğrencinin merak etmesini sağlayabilirsiniz.
  • Öğrencilere doğrudan soru sormak yerine öğrencilerin çözmesi gereken senaryolar ya da problemler oluşturabilirsiniz.
  • Öğrencilerin problemler üzerinde küçük gruplar halinde çalışmalarını sağlayabilirsiniz.
  • Öğrencilerinizin yanıtları çerçevesinde ilerleyen sunumlar tasarlayabilirsiniz.
  • Çalışmalar sırasında öğrencilerinizden sizinle görüntü paylaşmalarını isteyebilirsiniz.
  • Öğrenciler de bu sisteme alışık olmadıkları için etkinlikleri tamamlamada daha fazla zamana ihtiyaç duyabileceklerini unutmayın.

Bu kapsamda kullanılabilecek önemli web 2.0 araçlarından ikisi Padlet ve Edpuzzle olabilir.

22 Temmuz 2020 Çarşamba günü gerçekleştirdiğimiz “Uzaktan Öğretimde Olmazsa Olmaz Web 2.0 Araçları I Padlet ve Edpuzzle” online eğitimimizin videosuna buradan ulaşabilirsiniz;

 


  • 0

Öğretim Tasarımı Nedir ve Neden Gereklidir?

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Tümü

Giriş

Eğitim, sadece belirli davranışların kazandırıldığı bir yapı değil, aynı zamanda öğretim yaşantılarının organize edildiği ve belli bir plan dâhilinde uygulandığı bir sistemler bütünüdür. Eğitim sistemi içinde öğretmenler, eğitim öğretim faaliyetlerini çeşitli öğretim yöntemlerini kullanarak sınıf içinde ve dışında uygulamaktadır. Bu uygulamalardan etkili ve kaliteli ürünler elde edebilmek için yapılan tasarımın belli kuramsal temellere dayandırılması gerekmektedir. Tasarımda sık kullanılan bir yaklaşım, sistem kuramıdır. Sistem kuramının bileşenleri olan girdi, süreç, ürün ve dönüt, öğretim tasarımı sürecinin de temel faaliyetlerini oluşturmaktadır. Öğretim tasarımı sürecinde öğretim ortamının nitelikleri iyi analiz edilerek, analiz sonucuna uygun tasarım modeli uygulanmalıdır. Etkili öğrenmelerin ortaya çıkması, uygun tasarım modelinin seçilmesine, yapılandırmacı anlayışın benimsenmesine ve teknolojinin etkin kullanımına bağlıdır (İşman, 2015).

Öğretim Tasarımı Neden Önemli ve Gereklidir?

İşman (2015), öğretim tasarımı sürecini bir günlük yaşam örneğiyle ilişkilendirerek açıklamıştır. Yaşadığınız yerleşim yerinden ailenizin yaşadığı bir farklı kente gittiğinizi hayal edin. Bunun için iki farklı yol seçeneğiniz olsun. Biri otobandan diğeri de şehir içi yollardan gidiş. Otobanlarda asfaltlanmış çift geliş gidişli, temiz yollar bulunur ve her türlü hava şartında rahat bir biçimde arabayı kullanabilirsiniz. Ancak şehir içi yollarının hepsi asfaltlı ve çift yönlü değildir. Otobandan gitmekle çevre yolundan gitmek arasında büyük farklar olduğunu doğal olarak hissedeceksiniz. Arabayı otobanda kullanırsanız, hem siz yıpranmazsınız hem de arabanız yıpranmaz. Bunun yanında, ailenizin yaşadığı kente güvenli ve daha az masraf yaparak ulaşmış olursunuz. Ancak şehir içi yolları kullanarak giderseniz siz ve arabanız yıpranırsınız. Ailenizin yaşadığı kente güvensiz, daha geç bir zamanda ve daha çok masraf yaparak ulaşırsınız.

Otobanların ve çevre yolların güvenli ve rahat olması için yapılan faaliyetlerde yol mühendisleri önemli bir rol oynamaktadır. Yol mühendisinin temel amacı, belli bir plan çerçevesinde uygun ve güvenli yollar inşa etmektir. Burada yapılan faaliyetle öğretim ortamlarının tasarımında yapılan faaliyetler belli bir noktada kesişmektedir. Bu nokta, yol mühendisinin yolda akıcılığı ve güvenli gidişi; öğretim tasarımcısının da akıcı ve hatalardan arınmış öğrenme ortamlarını tasarlamaya çalışmasıdır. Asfalt olmayan bir yolda araba kullanmak ne kadar zor ise, tasarımı yapılmamış öğretim ortamlarında öğrenme-öğretme faaliyetlerini organize etmek de o kadar zordur.

Yol mühendisinin organize ettiği faaliyetlerle eğitim sisteminde uygulanan öğretim ortamlarının tasarımı için yapılan faaliyetler birbirine çok benzemektedir. Yol mühendisinin yeni otobanlar inşa etmek ve var olanlardaki aksaklıkları düzeltmek için belli malzemelere ihtiyacı vardır. Eğitim ve öğretimde de yeni öğrenme ortamları hazırlamak ve/veya daha önce hazırlanmış hatalı ortamları düzenlemek için bir takım bilgilere, yöntemlere, araç-gereçlere ve girdilere ihtiyaç vardır. Yol mühendisinin ve öğretim tasarımcısının ana amacı, kaliteyi ve standartları geliştiren yeni ve hatasız ürünler ortaya çıkarmaktır.

Yol mühendislerinin uyguladığı faaliyetler genel olarak iki bölüme ayrılmaktadır:
1. Yol inşaatı başlamadan önce plan, proje ve gerekli girdiler belirlenir.
2. Yapılan proje çalışmaları ve belirlenen girdiler çerçevesinde yol inşaatı yapılır.

Yol yapımında göz önüne alınması gereken hususlardan biri, daha önceden hazırlanan projeye uygun malzemenin kullanılmasıdır. Eğer planda ya da yapımda kullanılan malzemelerde bilerek veya bilmeyerek hata yapılırsa yolda üretim hataları meydana gelir ve emek, zaman ve para boşa harcanmış olur. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, gerekli parasal kaynak bulunursa bu hatalı yol kısa bir zaman içinde tamir edilebilir.

Bu durum, eğitim-öğretim faaliyetlerinde farklılık göstermektedir. Eğitim öğretim ortamlarında yapılan en ufak bir hatanın düzeltilmesi yıllar almaktadır. Hatta bazen yapılan bir hata, belirlenen öğrenme hedefine ulaşmayı tamamen engelleyebilir. Bunun için, eğitim sisteminde yapılan her öğrenme-öğretme faaliyeti, büyük bir titizlikle hazırlanmalıdır.

Öğretim tasarımın temel amacı, bütün eğitim-öğretim faaliyetlerini etkili ve hatasız olarak organize etmektir. Eğitim sistemi içinde öğretmenler sürekli olarak eğitim-öğretim faaliyetlerini çeşitli öğretim yöntemlerini kullanarak sınıf içinde ve dışında uygulamaktadır. Bu uygulamalardan etkili ve kaliteli ürünler elde edebilmek için tasarım yöntemlerinin kullanılması gerekir (İşman, 2015).

Öğretim Tasarımı Nedir?

Dewey (1900), araştırmalar sonucu elde edilen bilimsel bilgilerin, eğitim öğretim alanında pratik uygulamalara dönüştürülmesi için bir bilim dalına ihtiyaç olduğunu görmüştür. Bu bilim, sezgiden çok, sağlam ve doğru araştırmalar üzerine kurulmuş öğretim uygulamalarıyla ilgili kararlar vermelidir. Öğretim tasarımı, öğretimi sağlam ve doğru uygulamalara dayandırarak planlayan bir süreç olarak görülmektedir (Morrison, Ross, Kemp, 2012).

Öğretim tasarımı, eğitimin ve yetiştirme faaliyetlerinin kalitesini artırmak amacıyla, öğrenme araçlarının ve zihinsel faaliyetlerin kullanımı ve organize edilmesiyle ilgilenmektedir (Johnson ve Foa, 1989). Diğer bir ifade ile öğretim tasarımı, eğitim-öğretim ortamlarında yapılacak her faaliyetin belli bir plana göre uygulanmasıdır (İşman, 2015). Öğretim tasarımının genel amacı, öğrenmeyi daha verimli ve etkili kılmak ve daha kolay hale getirmektir. Genellikle iyi tasarlanmış öğretimler zaman ve para yönünden kazançlı çıkmamızı sağlar.

Öğretim tasarımı, bir performans problemini çözme sürecidir ki bu problem, bir uçağın motorunun çalışma sorununu gidermek de olabilir, ülkelerin başkentlerini öğrenmek de. İş dünyası, tıp, askeri alanlar ve eğitim gibi birçok farklı alanda kullanılması söz konusu olan öğretim tasarımı süreci, öğrenen kişinin performans sorununu tespit etmekle başlar ve bu sorunu giderecek öğretimi tasarlamak üzere sistematik bir sürecin kullanılmasıyla devam eder (Morrison, Ross, Kemp, 2012).

Tasarım faaliyetlerinde sistem yaklaşımı sık olarak kullanılmaktadır; çünkü tasarım faaliyetleri ile sistem yaklaşımı birbirine destek sağlamaktadır. Tasarım faaliyeti içinde kullanılan sistem kuramının temel amaçları aşağıdaki gibidir:

  1. Eğitimde uygulanan öğrenme-öğretme faaliyetlerini daha önceden belirlenen hedef ve davranışlara uygun olarak organize etmek,
  2. Uygulama sonucunda elde edilen ürünlerin genel bir değerlendirmesini yapmak,
  3. Değerlendirme faaliyetlerinde meydana gelen hataları belirleyip ortadan kaldırmak için tekrar öğretim faaliyetleri sisteminin içine koymak (İşman, 2015).

Okul ortamında ise bu sistematik süreç, bir dersin hedef ve davranışlarını gerçekleştirecek tüm faaliyetlerin planlanması ve organize edilmesi anlamını taşır. Öğretim ortamının bütün özellikleri hedefler ve çevre şartlarına göre değerlendirilir. Daha sonra, bu özelliklere uygun öğrenme-öğretme faaliyetleri belirlenerek bu faaliyetler en uygun hale gelinceye kadar geliştirme çalışmalarına devam edilir.

Öğretim tasarımı yaklaşımı, öğretimi planlarken içerikten çok öğrenen kişinin durumunu dikkate alır. Klasik yaklaşım yalnızca “Bu ders hangi bilgiyi içermeli?” sorusunu sormaktadır. Çoğu zaman da ders kitaplarındaki başlıklar içeriği belirler. Öğrenme tasarımı yaklaşımında ise öğrenmelerin sonucunu etkileyen birçok faktör göz önünde bulundurulmaktadır. Bunlardan bazıları:

  • Öğrenme hedeflerine ulaşmak için öğrenciler hangi hazırbulunuşluk düzeyinde olmalıdırlar?
  • Hedefler ve öğrenen kişinin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, hangi öğretim strateji, yöntem ve teknikleri daha uygundur?
  • Hangi teknoloji veya kaynakların kullanılması daha uygundur?
  • Başarılı bir öğrenme süreci için nasıl bir desteğe ihtiyaç vardır?
  • Hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği nasıl ölçülmelidir?
  • Uygulamanın sonuçları beklentileri karşılamadığında ne tür değişiklikler gereklidir? (Morrison, Ross, Kemp. 2012).

Öğretim Tasarımcısı Ne İş Yapar?

Bir konu alanı uzmanı ya da öğretmen, bir dersin tasarımına, o dersin kapsaması gereken içerik perspektifinden yaklaşmaktadır. Buna karşın öğretim tasarımcısı, işe ilk önce problemi, sonra da bu öğretime dayalı problemi çözmek için ne tür bilgi ve beceri gerektiğini belirleyerek yaklaşır.

Öğretimin verimli, etkili ve amacına uygun olması önemlidir. Bu nedenle öğretim tasarımcısının amacı, performansı en etkili ve verimli bir şekilde geliştirecek bir öğretim tasarlamak ve üretmektir. Öğretim tasarımcısı, uygun olmayan veya gereksiz bir içerikle bir tasarım düzenlemekten kaçınmalıdır.

Bir öğretim tasarımcısı, çalıştığı konuya tüm yönleriyle açıklık getirebilmek ve detayları ortaya koyabilmek için sürekli araştırma yapmalı ve soru sormalıdır. Soru sormak, bir öğretim tasarımcısının işinin bir parçası olmalıdır.

Öğretim Tasarımı Sürecinin Temelini Oluşturan Varsayımlar

  1. Öğretim tasarımı süreci, hem sistematik prosedüre hem de plandaki uygulama detaylarına önem verilmesini gerektirir.
  2. Öğretim tasarımı süreci bir öğretim probleminin tanımlanmasıyla başlar.
  3. Bir öğretim tasarımı planı, esas olarak, öğretim tasarımcısı ve öğretimi planlayan ekibin kullanılması amacıyla geliştirilir.
  4. Planlama esnasındaki tüm çabaların amacı, tüm öğrencilerin minimum başarı göstermesinden çok, tatmin edici bir başarı seviyesine ulaşmalarının sağlanması olmalıdır.
  5. Öğretimin başarısı, bilginin öğretim tasarımı sürecinde doğru aktarılmasına bağlıdır.
  6. Öğretim tasarımı süreci içerikten çok sürece odaklanır.
  7. Öğretimi tasarlamak için tek bir “en iyi yol” yoktur (Morrison, Ross, Kemp. 2012).

Öğretim Tasarımı Modelleri

Öğretim tasarımı, farklı alanlarda yaygınlaştıkça bu çalışmaların belirli modeller bağlamında yürütülmesinin yararlı olacağı düşünülmüş ve bu amaçla birçok model üretilmiştir. Dünyada yaygın olarak bilinen öğretim tasarımı modelleri genel olarak altı başlık altında toplanabilir. Bunlar: 1- Çekirdek modeller 2- Doğrusal modeller 3- Esnek modeller 4- Etkileşimli modeller 5- Sezgisel modeller 6- Bileşik modeller.  Öğretim tasarımı yaparken esnekliği savunan modellerin en iyi bilinen örneği Kemp, Morrison ve Ross (1994) tarafından geliştirilen modeldir. Söz konusu modelin şematik görünümü aşağıda gösterilmiştir.

Şekil 1

Şekil 1. Kemp, Morrison ve Ross Modeli

Bu modele göre, tasarım bileşenleri arasında esnek bir bağımlılık vardır. Bir bileşenle ilgili karar ötekileri de etkileyebilir (Şimşek, 2016).

Bir öğretim tasarımı dört önemli soruya cevap vermelidir. Bu soruları Kemp, Morrison ve Ross (1994) aşağıdaki gibi belirtmiştir:

  1. Program kim için geliştiriliyor? (Öğrenen özellikleri)
  2. Öğrenenlerin neyi başarması isteniyor? (Hedefler)
  3. Eğitim programının içerdiği bilgi ve beceriler en iyi nasıl öğrenilir? (Öğretim stratejileri)
  4. Öğrenmenin ne derece gerçekleştiğini nasıl anlarsınız? (Değerlendirme yöntemleri)

Bu dört öğe birbiriyle ilişkilidir ve tüm öğretim tasarımının planını oluşturur.

Öğretim Tasarımını Etkileyen Bilim Dalları ve Eğitsel Faktörler:

Öğretim tasarımı kuramları konusunda pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan birini de Johnson ve Foa yapmıştır. Johnson ve Foa (1989) tasarım kuramının temellerini etkileyen bilim dallarını aşağıdaki gibi açıklamıştır:

  1. Sosyal bilimler: Davranış bilimleri, gelişim psikolojisi, sosyal psikoloji ve bilişsel psikoloji.
  2. Bilgi bilimi: İletişim, medya, bilgi yönetimi ve bilgisayar bilimi.
  3. Yönetim bilimi ve mühendisliği: Sistem analizi, organizeli gelişme, uygulamalı araştırma ve proje yönetimi.

Öğretim kuramının temellerinde belirtilen üç ana bilim dalı birbirleriyle ilişki içindedir. Öğretim tasarımcısı, eğitim-öğretim ortamlarını planlar ve organize ederken aynı anda sosyal bilimlerden, bilgi biliminden ve yönetim biliminden yararlanmaktadır. Örneğin, öğretim tasarımcısı sosyal bilimlerden insan davranışlarının nasıl oluştuğu ve davranış oluşumlarının beyinde nasıl saklandığı, bilgi biliminden, yeni gelişen teknolojilerin hedeflere uygun olarak seçimi ve kullanımı, yönetim biliminden ise bu davranış oluşumlarının ve iletişim teknolojilerinin organize edilmesi konusunda yararlanmaktadır.

Buradan açık olarak anlaşılan, öğretim tasarım kuramının çok kompleks bir yapıya sahip olduğudur. Bunların yanında, bir de öğretim tasarım kuramına etki eden eğitsel faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler, tasarım işine daha çok eğitim açısından bakmaktadır. Birinci faktör, öğrenme-öğretme kuramlarının tasarım kuramında kullanılmasıdır.

Öğretim kuramları (davranışçı, bilişsel, anlamlı, buluş yolu ile amaçsal vb.) daha çok, öğretimin etkili olarak nasıl yapılabileceği konularında yoğunlaşmaktadır. Örneğin, öğretmenin, bir konu işlerken dikkat etmesi ya da kullanması gereken yöntemleri belirlemesi gerekmektedir.

Öğretim tasarım kuramına etki eden eğitsel faktörlerden ikincisi ise, eğitimde program geliştirme yaklaşımlarıdır. Eğitimde program geliştirme yaklaşımları, tasarım kuramının temellerine etki etmektedir.

Üçüncü ana faktör ise, eğitim teknolojilerinin donanım boyutudur (bilgisayar, internet, televizyon, kara tahta, kum tahtası vb). Öğretim tasarımcısı, tasarım kuramında, hedeflere uygun olan donanımları seçerken, dikkat edilmesi gereken temel faktörlerin de belirlenmesini sağlar.

Dördüncü ana faktör ise, eğitim teknolojisinin yönetim ve planlamasıdır. Öğretim tasarımı yapılırken eğitim teknolojilerinin nasıl yönetileceği ve planlanacağı açık ve net olarak belirlenmelidir. Eğitim teknolojileri etkili yönetilirse, kıt kaynaklar daha etkin kullanılmış olur.

Öğrenme kuramları ise genel olarak davranışçı, bilişsel ve yapısalcı kuram olarak sıralanır. Öğrenme kuramlarının tasarım kuramı üzerindeki etkileri daha çok insanların kalıcı öğrenmeleri nasıl oluşturdukları üzerinedir. Her bir kuram, öğrenme sürecini farklı açılardan açıklamıştır. Öğretim tasarımcısının yapması gereken iş, bütün bu öğrenme kuramlarının temel prensiplerini sentezleyerek tasarım kuramına yerleştirmesidir; çünkü her insanın öğrenme yetenekleri birbirlerinden farklıdır (İşman, 2015).

Öğretim tasarımı yöntemi öğretimde yaratıcılığı engeller mi?

Güzel bir sanat eseri oluşturulduğunda sanatçı, yaygın olarak kabul edilmiş birçok tasarım unsurunu (bütünlük, vurgu, denge, boşluk, şekil, renk, vb.) yaratıcı bir şekilde bir araya getirir. Bu yaklaşım öğretim tasarımı için de geçerlidir. Etkili bir öğretim tasarımcısı, yaratıcı bir öğretim yaklaşımı oluşturmak için sürecin tüm unsurlarını göz önünde bulundurur.

Yapılan bir öğretim tasarımı, tasarımı sınırlayabilecek unsurları ve bireysel öğelerin özelliklerini dikkate alarak öğrenme ilkelerinin yaratıcı bir şekilde uygulanmasını gerektirir. Örneğin yukarıda belirtilen Kemp, Morrison ve Ross modelinin tüm unsurları yaratıcı bir şekilde geliştirilebilir ve yönlendirilebilir. Bu unsurların tümü, nitelikli bir öğretim için gerekli olmasına rağmen, yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımlar, öğretim tasarımcısının süreci nasıl uyguladığına bağlıdır.

Aynı konuyu öğreten, aynı amacı hedeflemiş iki kişi farklı planlar tasarlayabilir. Her iki plan da benzer öğrenci başarısının elde edilmesini sağlayabilir. Tasarım süreci, öğretmenle öğrenciler ve öğrencilerle içerik arasında dinamik bir etkileşimi gerektirir ve bu gereklilikler farklı etkinliklerle sağlanabilir (Morrison, Ross, Kemp. 2012).

Sonuç ve Öneriler

Öğretim tasarımı, bilimsel temelleri güçlü olan ve başarılı uygulamaları gittikçe yaygınlaşan bir çalışma alanıdır. Öğrenme-öğretme faaliyetlerini düzenlerken öğretmenlerin de öğretim tasarımı, etkili olan kuramlar ve farklı tasarım modelleri konularında gerekli bilgi ve deneyimleri kazanmaları, tasarımlardan etkili sonuçlar elde edilmesini sağlayacak önemli noktalardan biridir.

Bugünün yeniden yapılandırılan okullarında çalışan öğretmenlerin; sınıf yönetimi, konu anlatımı ve öğrencilere rehberlik yapmak gibi geleneksel rollerine ek olarak, öğretim tasarımının temel prensiplerini ve yöntemlerini bilmelerinin kendi sınıf ortamlarına sağlayacağı katkılar yadsınamaz bir gerçektir. Ders kitapları, etkinlik kitapları ve diğer standart öğretim kaynakları öğrencileri hem belirlenen hedeflere ulaştırmada hem de onların dikkatlerini ve ilgilerini derse toplamada nadiren yeterli olmaktadır. Çoğu zaman öğretmenlerin kendi materyallerini kendilerinin geliştirmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İşte tam da bu noktada öğretim tasarımı prensiplerini bilmek; üretilen içeriğin amaca hizmet edip etmediğini, öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığını, etkili olup olmadığını, uygun bir yöntemle öğretilip öğretilmediğini, sürekli değerlendirilip değerlendirilmediğini ve geliştirilip geliştirilmediğini kolaylıkla izleyebilmeyi sağlar.

Günümüz dünyasında geçerli olan yeni öğrenme-öğretme yaklaşımlarının etkili bir biçimde kullanılması kesinlikle iyi tasarlanmış öğrenme aktivitelerini gerektirmektedir. Bu sorumluluk çoğu zaman öğretmene düşer çünkü okullar ne yazık ki öğretim tasarımı sürecinin uzmanlık gerektiren bir alan olduğu (Dewey, 1900) bilgisine sahip olmadıkları için bu uzmanların yer aldığı kadroları oluşturmamaktadırlar. Bu koşullar altında öğretmenler, öğretim tasarımı hakkında daha çok bilgi edinerek, daha etkili ve öğrenci merkezli dersler hazırlamalı ve piyasada herkes için geliştirilen materyallerin yanı sıra kendi ihtiyaçlarına uygun ders planları ve materyalleri geliştirme konusunda daha donanımlı hale gelmelidirler.

Kaynakça:

İşman, A. (2015). Eğitim Teknolojisi ve Öğretim Tasarımı. Edt: İşman, A., Odabaşı, F., Akkoyunlu, B. Eğitim Teknolojileri Okumaları 2015. (S. 1-23). TOJET, Sakarya Üniversitesi.

Morrison, G.R., Ross, S.M., Kemp, J.E. (2012). Etkili Öğretim Tasarımı. Edt: İlhan Varank. (2017). Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları. Yayın No: 68.

Şimşek, A. (2016) Öğretim Teknolojilerinin Temelleri: Teoriler, Araştırmalar, Eğilimler. 6. Bölüm: Öğretim Tasarımı ve Modelleri. Edt: K. & Göktaş, Y. (2016). Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.


  • 0

ZAMANDA YOLCULUK SINIFTA DÜŞTÜ

Yazar: Gülsemin Ergün Kucba

Kategori: Tümü

Haziran aindiryının son haftaları ve beşinci sınıf öğrencileriyle ders yapıyorum. Sorduğum soruya aldığım yanıtlar eğitimi, ebeveyn olmayı ve kendimi bir kez daha sorgulamama neden oldu. “Neyi yanlış yapıyoruz?” sorusu birkaç gündür kafamda çınlayıp duruyor.

“Zamanda yolculuk yapabildiğinizi düşünün. Hangi zamana gitmek isterdiniz? Nedenleriyle birlikte düşünmenizi istiyorum.” dediğimde neredeyse sınıftaki öğrencilerin tamamı söz almak için parmağını kaldırmıştı.

Birkaç öğrenci “Anne ve babamın çocukluğuna gitmek isterdim. Nasıl çocuklar olduklarını merak ediyorum. Dinozorlar devrine gitmek isterdim. Dinozorları çok severim. Geleceğe gitmek isterdim gelecekte nasıl bir yaşam olacağını, teknolojinin ne kadar gelişeceğini merak ediyorum.” gibi yanıtlar verdi.

Bir öğrenci “ Ben geleceğe gitmek ve TEOG sorularını öğrenmek isterdim. Sonra geri gelir ve sınavda başarılı olur, istediğim bir okula yerleşirdim.” dedi.

Bir başka öğrenci “Bugünkü aklımla geçmişe gitmek ama cep telefonunun henüz bulunmadığı bir zamana gitmek isterdim. Cep telefonunu icat eder ve çok zengin olurdum. “ dedi. Bu öğrenciye katılan ve desteklemek isteyen bir başka öğrenci de “Neden icat etmekle uğraşıyorsun ki? Cep telefonunu yanında götür. İşte, bu cep telefonu de ve uğraşma.” diyerek arkadaşına akıl verdi.

Öğrencilerden gelen cevapların çoğunda lotoyu kazanmak ve zengin olmak, gelecekte başarılı bir iş kadını veya iş adamı olmak, çok para kazanmak, iyi okullarda okumak, iyi bir yerde yaşamak, başarı, başarı, başarı, para, para, para… yer alıyordu.

İlkeli olmak, dürüstlük, adalet, en önemlisi de mutluluktan söz eden yoktu.

O esnada bir öğrenci “Peki, siz hangi zamana gitmek isterdiniz?” diye sordu. Ben de “Çocuklar hayal bu ya ben Atatürk’le tanışmayı, onu yakından tanımayı çok isterdim.” dedim. Bunun yanında dikkatimi çeken bir noktayı paylaşmak istediğimi söyledim. Hepsi meraklı gözlerle bana bakıyordu. “Çocuklar mutlu olmak az önce sıraladığınız çok para kazanmaktan veya başarı olmaktan daha önemli değil mi? Mutlu, keyifli bir yaşam sürmek gibi hedefleriniz, istekleriniz yok mu?” diye sorduğumda aldığım yanıtlar durumu daha da ilginç kıldı. “Öğretmenim çok zengin olursak zaten mutlu oluruz, başarılı olursak da mutlu oluruz.” yanıtlarıyla birlikte an durdu, ders durdu. Öğrencilerle uzun ve derin bir paylaşım başladı. Tabii, kime ne kadar geçebildiyse…

 


  • 0
Cute friends sitting on the floor of classroom and doing schoolwork

Zordur 5. Sınıf Öğretmeni Olmak

Etiketler :

Yazar: Feyza Demir

Kategori: Konuk Yazar , Tümü

Zordur 5.sınıf öğretmeni olmak.

Öyle sınıfa girip her şeyi istediğiniz gibi bulamazsınız. Derse hemen bir önceki ders nerede kalmıştık diyerek başlayamazsınız. Teneffüs yeni bitmiştir. Ama 5.sınıf çocuğu oyun çocuğudur. Onun içindeki ders zili daha çalmamıştır. Suyunu içecek, fırsatını bulursa bir iki arkadaşı ile bir sonraki teneffüste ne yapacağını planlayacak, otomattan bir şeyler alacak, dolabına uğrayacak, bir önceki ders eşyalarını bırakacak hala vakti varsa ki çoğu zaman yoktur ders eşyalarını alacaktır. Ama öğretmen sınıftadır. Geç kağıdı almamak için size türlü bahanelerini kapı ağzında bir nefeste sıralayacaktır.

5.sınıf öğretmeni olmak TV’de canlı yayına çıkmak, ana haber bültenine bilir kişi olarak bağlanmak gibidir.

Her an her şey olabilir. Diyelim ki tüm öğrenciler içerde ve ders başlamıştır. Her an bir tanesi sandalyesinden düşebilir, kafasını arka duvara çarpabilir, açık pencereden sınıfa giren arıdan korkup avaz avaz bağırabilir, tuvalete gitmek isteyebilir, acıkabilir, sırasının altından bir şeyler çıkarıp kemirebilir, ayağa kalkıp yanınıza gelebilir, size arkadan sarılabilir, öğretmen masasının altına saklanıp sizi korkutabilir, o gün giydiğiniz kıyafetinize yorum yapabilir, aynı anda bir veya bir kaçı soru sorabilir, onu duymazsanız size küsebilir, size saat kaç veya ders ne zaman bitecek diye sorabilir ve en güzeli size, sizi sevdiğini gösteren bir resim çizip çantanıza bırakabilir.

5.sınıf öğrencisi hassastır.

Anlamadığı zaman üzülür, yapamadığını hissederse küser, dersi ve sizi sevmediğini saklamaz hemen söyler. Sorumluluklarını bildiği halde işine gelmediği için birçoğunu erteler sonra da unutur. Bir sözünüz hatta bir bakışınızla O öğrenciyi kazanabilir ve dikkat etmezseniz kaybedebilirsiniz. Gerekirse her ders ilk tanıştığınız sene başı dersine döner, kuralları tekrar hatırlatır, bir film fragmanı gibi çabucak konuyu toparlayıp günümüze dönersiniz. Bu gel git, kısa zaman aralıklarında sürekli kendini tekrar eder.

5.sınıf öğrencilerine her konuyu öyle hemen anlatamazsınız.

Önce bir oturup düşünmeniz, üzerine çalışmanız hatta aynı seviyeye giren öğretmen arkadaşınızla çoğu zaman bir soruyu enine boyuna masaya yatırmanız gerekir. Kendi zamanımızda kullandığımız yöntemlerin ötesine geçmeli, günümüz imkanlarından kesinlikle yararlanmalısınız. Öğrenciye orada ne amaçla olduğunu, hem birey olarak hem de sınıf arkadaşları ile çizdikleri “büyük resmin” bir parçası olduklarını her zaman hissettirmelisiniz.

5.sınıf öğretmeni bir orkestra şefidir.

Çok sesli bir koroyu her ders sahneye çıkarır. Enstrümanlar çoğu zaman akordsuzdur. Aykırı sesler her zaman vardır. Provalı olsun olmasın o şarkı çalınır. Konuyu ve özellikle o soruyu kavraması için tüm öğrencilerine fırsat verir, şans tanır. Düşünmesi ve sorgulamasına yönelik ortam hazırlar, strateji geliştirmesi için onlara yön verir. Hata yaptığında hemen tebrik eder, hatalı olduğunu fark ettiği ve bunu tüm sınıfla paylaştığı için takdir eder. Bu şekilde hata yapmaktan çekinmeyen ve hatası üzerine düşünerek doğruyu kendi kendine bulan öğrenciler yetiştirebilir.Öğrenci o gün sınıftan mutlu ayrılırsa ertesi gün yine size ve dersinize mutlu gelecektir.

5.sınıf öğretmeni bir sihirbaz olmalıdır.

Cebinden olmasa da zihninden her an bir sihirli değnek çıkarabilmeli, doğru zamanda doğru öğrenciye dokunabilmelidir. Problem çözmek öğrenci için bir “problem olmamalı”dır. Öğretmen, her soru için farklı çözüm yöntemleri yaratmalı, alternatif fikirlere açık olmalıdır. Hayal aleminde sınır tanımamalıdır. Doğru bir dille verilen yönergelerin ardından 5.sınıf öğrencilerinin neler ürettiklerine şaşırmamalıdır. Hazırladığınız çalışmanın nasıl şekil aldığını görmek, düşünemeyeceğiniz zenginlikte fikirlerle dolup taştığını keyifle izlemek onca yorgunluktan sonra size kalan en büyük mutluluktur.

5 TAM’DAN 3 BÖLÜ 7 NASIL ÇIKAR?

IMG-20170315-WA0004

Bu soru üzerine tartışırken yazılan bu yazının nihayetine gelecek olursak evet 5 tam sayıdan 3/7 kesrini nasıl çıkarırsınız? Siz çıkarıp bir güzel ispatlarsınız ama yavrucanlar ne kadar anlar? Ezberlemeden, mantığını kavrarlar mı? En iyi çözüm yöntemi diye bir şey yoktur. Sınıfta bu soru üzerine şu çözüm yöntemleri geliştirilmiştir:
ŞEKLİNİ ÇİZ Bir soruyu çözemesen de anladığın kadarı ile şeklini çiz. Yaptığın çizim emin ol sana yön verecektir. 5 tam çiz, bir tanesini 7 eş parçaya böl, 3 parçasını sil. Geriye kalanlar 4 tam ve 4/7 doğru cevaptır.
CİN GİBİ OL 5 tam olan sayıyı 4 tam 7/7 gibi yaz. O zaman çıkarma işlemi yaptığında 4 tam sana kalır. 7/7 den 3/7 çıkınca cevap karşındadır.
TEST MANTIĞI Tam sayılı kesri bileşik yaparken tam sayı ile paydayı çarpıp payı ekliyoruz ya bu da tam tersi payı ekleme çıkar. 5 çarpı 7 35, 35 eksi 3 32. Cevap 32/7 yani 4 tam 4/7.
TEDAVİ EDELİM 5 tamın paydası yok. Hemen paydaya 1 yazarak tedavi edelim. Paydalar eşit değil. Paydaları eşitleyelim. Eşit paydalı kesirlerle çıkarma işlemini yapalım. Cevap 32/7 yani 4 tam 4/7.
SON ŞANS İlk yöntemde şeklini çizerken tamı 7 eş parçaya bölmüştük ya şimdi bunu tüm tamlar için yapalım. Tam sayılı modeli bileşik kesir modeline çevirelim. Elimizde 1/7 kesrinden 35 tane var. 3 tanesibi boyayalım ve çıkaralım. Kalanların hepsi bizimdir. 32 tane 1/7. Cevap 32/7 yani 4 tam 4/7.

Öğrenciler de aynı bu çözüm yöntemlerinde olduğu gibi farklı düşünme yapılarına sahipler. Siz onlara inanır ve güvenirseniz onlardan iyi şeyler beklerseniz, iyi şeyler görürsünüz. Öğrenciye bir şey anlatmak, öğretmek değil önce ruhuna dokunmakta maharet. O göz bebeğinin içini aydınlatabilmek. Başını önüne eğerken kaldırıp hep öyle tutabilmek. Sevmek ve karşılıksız sevilmek. Paylaşmak, paylaştıkça çoğalmak. Ve her gün yeni bir şey öğrenmek, öğretirken öğrenmek…

“BASMADIĞINIZ MERDİVENLER YARIN ÜZERİNE ÇIKAMAYACAĞINIZ TEPELER OLARAK SİZE GERİ DÖNER.”

Yazar hakkında: https://www.linkedin.com/in/feyza-demir-149990108/


  • 0
Basic CMYK

Singapur Gümbür Gümbür

Etiketler :

Yazar: Erim Koçyiğit

Kategori: Tümü , Yöntem ve Teknikler

Bu yazı daha önce: https://medium.com/@egitimbilimleri adresinde yayınlanmıştır.

Bir süredir yurdumuzda konuşulan PISA sonuçları pek çok farklı perspektif ve veri sunuyor. Örneğin OECD ortalamalarının hayli üstünde Singapur yer alıyor, tüm testlerinde 1. Sırada.

Peki bu nasıl olabilir?

Eğitime etki eden tek değişkenin okul ve öğrenci olmadığına inanan bir kişi olarak kısa bir araştırma yaptım. Elbette eğitimin etkilendiği tek şey olmadığı gibi etkilediği de sadece kendisi değil. Kısacası eğitim hem besleyen hem beslenen bir sistem, zaten sistem olması böyle olmasını gerekli kılıyor.

Şimdi Singapur’un başka verilerine de bakalım;

Kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla 2015 yılında 51.855,08 dolar

2016 Küresel Rekabet Endeksinde 2. Sırada

2016 Dünya Üniversite sıralamasında;

  • QS’e göre ilk 100 de 2 üniversite (12. ve 13. Sıra)
  • THE’ya göre ilk 100 de 2 üniversite (26. ve 55. Sıra)
  • ARWU’ya göre ilk 100 de 1 üniversite (83. Sıra)

En az iki dil bilenlerin oranı %73,2, İngilizce bilenlerin oranı %36,9 (anadil Mandarince %34,9)

EF English Proficiency Index’e göre 72 ülke arasında 6. Sırada, 2015 Toefl ortalama puanı 97

Öğrencilerin %44,7 si okula taşıma ihtiyacı olmaksızın yürüyerek gidiyor

Global İnovasyon Endeksi’ne göre 128 ülke arasında 6. Sırada

2014 yılındaki cinsiyet eşitliği raporuna göre 155 ülke arasında 13. Sıra ile en iyi Asya ülkesi

2011 Pirls’e göre 1. sırada

2015 Timms’e göre 1. sırada

Bunlar ve pek çok değişkenin eğitim ile bağlantısını kurmak mümkün. Bu ilişkilerin pek çoğu için anlamlı ilişkiler de kurabileceğimiz aşikar. Buradaki değişkenler açısından ülkemizin mevcut durumunu değerlendirebiliriz.

Sıralamalarımız hakkında oturup dövünmeye devam mı edeceğiz? Yoksa kafamızı kuma gömüp, değerlendirmelere dahil olmama yoluna mı gideceğiz? Ya da sanki bilmiyormuşuz gibi “PISA tek başına gösterge olamaz.” demeye devam mı edeceğiz?

 

Kaynakça

https://www.ets.org/s/toefl/pdf/94227_unlweb.pdf

http://www.ef.com.tr/epi/regions/asia/singapore/

http://www.oecd.org/pisa/pisa-2015-results-in-focus.pdf

http://www.oecd.org/pisa/

https://www.gunesintamicinde.com/oecd-pisa-sonuclari-ogrencilere-sorulan-sorular-ulkelerle-karsilastirmalar/

http://www3.weforum.org/docs/GCR2016-2017/05FullReport/TheGlobalCompetitivenessReport2016-2017_FINAL.pdf

https://www.timeshighereducation.com/world-university-rankings/2016/world-ranking#!/page/0/length/25/locations/SG/sort_by/rank/sort_order/asc/cols/stats

http://www.shanghairanking.com/ARWU2016.html

http://timssandpirls.bc.edu/pirls2011/downloads/P11_IR_Chapter2.pdf

http://timss2015.org/wp-content/uploads/filebase/full%20pdfs/T15-International-Results-in-Science.pdf

http://www.singstat.gov.sg/docs/default-source/default-document-library/publications/publications_and_papers/GHS/ghs2015/ghs2015.pdf

https://www.globalinnovationindex.org/analysis-indicator

http://www.straitstimes.com/singapore/singapore-is-top-asian-nation-for-gender-equality-un-report

http://www.tradingeconomics.com/singapore/gdp-per-capita


ARAMA

TWITTER