Yazar Arşivi: Özgür Şensoy

  • 0
Boy child think idea problem solution decision question answer

İyi Sorular Sormak ve Derin Düşünme Arasındaki İlişki

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Tümü , Yöntem ve Teknikler

Yapılan bir araştırma (Ebersbach, Feierabend ve Nazari, 2020), bir konuyla ilgili çalışırken sorular üreten öğrencilerin son değerlendirme testlerinden aldıkları puanların, soru üretmeden farklı çalışma tekniklerini kullanan öğrencilere göre daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Peki, soru üretmek neden bu kadar etkilidir? 

Boy child think idea problem solution decision question answer

Geçmiş araştırmalar, ek bilişsel çaba gerektiren öğrenme stratejilerinin, öğrencileri materyali daha derinlemesine işlemeye ve yeni bağlamlarda düşünmeye teşvik ederek, akılda tutmaya yardımcı olan ek bellek izleri oluşturduğunu ortaya koymaktadır.

Bu durumda öğrencilerin soru üretmesini sağlayacak hangi sınıf içi etkinliklerini kullanabiliriz?

  • Öncelikle öğrencilere iyi sorunun nasıl sorulacağını öğretin. 

Başlangıçta öğrencilerin kendi sorularını oluşturmaları zor olabilir ve birçoğu basit evet/hayır sorularıyla işe başlayacaktır. Daha iyi soruların oluşturulmasını teşvik etmek için öğrencilerden derste karşılaştıkları daha zor veya daha önemli kavramlardan bazılarını düşünmelerini ve bunlara odaklanmalarını isteyin. Ardından onlardan “açıkla” ile başlayan veya “nasıl” ve “neden” çerçevesini kullanan sorular önermelerini isteyin. Öğrencilerinizi, sorularına önce kendilerinin yanıt vermelerini isteyerek onları sonucu test etmeye yönlendirin. Sorularınız daha uzun ve daha anlamlı yanıtlara mı yol açıyor, yoksa basit bir “evet” veya “hayır” ile yanıtlanabilir mi?

Soru üretme, tek başına etkili bir çalışma stratejisi olmakla birlikte, ister çevrimiçi ister yüz yüze olsun, bir sınıf etkinliğine de uyarlanabilir.

  • Google Slaytlar ile tasarlanmış bir Jeopardy oyunu oynayabilirsiniz. 

Bunun için hazır şablonlara internetten ulaşabilirsiniz.

  • Kahoot ve Quizlet gibi popüler araçları kullanarak öğrencilerinizin kendi test ve quiz sorularını oluşturmalarını sağlayabilirsiniz. 

2014 yılında yapılan bir araştırmada (Education 2.0: Student Generated Learning Materials through Collaborative Work), kendi sınav sorularını hazırlayan öğrencilerin derse karşı motivasyonlarında yükselme ve final notlarında %10’luk bir artış tespit edildi.

  • Geliştirilen soruları sınıf genelinde tartışmaya açabilirsiniz.

2018 yılında yapılan bir çalışmada (Student-Generated Pre-Exam Questions is an Effective Tool for Participatory Learning: A Case Study from Ecology of Waterborne Pathogens Course), öğrencilerden Bloom’un taksonomisine dayalı sorular yazmaları istendi. Sorular, doğru/yanlış ve çoktan seçmeli sorulardan, analiz ve sentez gerektiren zor sorulara kadar geniş bir kapsamdaydı. Öğrenciler, yapılan bu çalışmadan keyif aldıklarını belirttiler ve aynı zamanda diğer sınıflardaki akranlarına kıyasla final sınavında yüzde 7 daha yüksek puan aldılar. Bu çalışma için önce üst düzey soruların özelliklerini belirleyin. Daha sonra öğrencilerinizin sorularını toplayın ve içlerinden bazılarını sınıfça tartışın.

  • İlerletici, geliştirici sorular üzerinde çalışabilirsiniz. 

Öğrencilerden “Neden” gibi yönlendirici sorular oluşturmalarını isteyin. Örneğin “Yapraklar neden farklı şekillerdedir?” gibi sorular öğrencilerin sadece konuyu anlamalarını geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda en isteksiz öğrencilerin bile ilgisini konuya çekebilir.


  • 0
teaching-4784914_1280

Çocukların Zor Bir Yılla Başa Çıkmalarına Nasıl Yardımcı Oluruz?

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Tümü , Uzaktan Eğitim

Çocuklar bir yılı aşkın bir süre devam eden uzaktan ve karma öğrenimin ardından sınıfa dönerken, kayıp ve travma hâlâ devam eden konular arasında yer alıyor. Temmuz 2021’in başlarına kadar en az 2 milyon çocuk, onlarla birlikte yaşayan ve onlara bakmakla ilgilenen bir ebeveyn, büyükanne, büyükbaba veya akrabasını kaybetti. Sokağa çıkma yasağı ve karantinalarla, çocuklar ve ergenler depresyon ve kaygının artmasına neden olan sosyal izolasyonu yaşadı. teaching-4784914_1280

Bu henüz çözülememiş travmalar, hafızayı ve konsantrasyonu etkileyerek çocukların performanslarının düşmesine neden olabiliyor. Yaşanan bu yaygın travma karşısında, duygusal düzenleme, kendini geliştirme ve ilişki kurma temelli stratejiler, çocukların stres ve kayıptan kurtulmasına yardımcı olabilir.

DUYGUSAL DÜZENLEME

Yaratıcı etkinlikler aracılığıyla duygusal ifadeyi teşvik edin: Çocuklara sanat, müzik veya yazı gibi etkinliklerle meşgul olma fırsatı verin. Duygularını özgürce ifade etmelerine ve hayal kırıklıklarını veya streslerini ortaya çıkarmalarına fırsat verin. 

Çocuklarla günlük ruh hali kontrolleri yapın: Onlara her günün başında nasıl olduklarını sorun ve duygu durumlarını paylaşmaları için fırsat yaratın. Çocuklardan ruh hallerini değerlendirmelerini istemek, hem kendi duygularını nasıl tanımlayacaklarını öğrenmelerine hem de öğretmenlerin, desteğe ihtiyaç duyabilecek çocukları hızla değerlendirmelerine yardımcı olur. 

Çocukların öğrenmeye daha hazır hale gelmelerine yardımcı olmak için hareket molası vermek veya biraz derin nefes almak gibi kendi kendini düzenleme stratejilerini denemeye yönlendirin. Günlük ruh hali kontrolünü tamamlamanın harika bir yolu olarak da, çocuklara “Bugün en iyi kendin olabilmen için arkadaşlarından ve öğretmenlerinden neye ihtiyacın var?” diye sorabilirsiniz.

Sınıfta sakin bir köşe oluşturun: Bunalmış hisseden çocuklar için, duygularını yönetmek veya sınıftan ayrılmak zorunda kalmadan bağımsız olarak çalışmak için gidebilecekleri alanlar yaratın. Boyama sayfaları, oyun hamuru veya stres topları gibi kendi kendini düzenleme araçlarıyla donatılmış ayrı bir alan oluşturun.

KENDİNİ GELİŞTİRME

Çocuklardan geçmiş yıla yönelik mektup yazmalarını isteyin: “Covid-19 pandemisinden önce neleri bilmek isterdiniz?”, “Geçtiğimiz yılı sizin için daha iyi hale getiren tavsiye ne olurdu?”, “Gelecekteki benliğinizin hayatınızın bu zamanı hakkında neyi hatırlamasını istiyorsunuz?” Bunun gibi yansıtıcı yönlendirmeler, çocukları zorlukları kabul etmeye ve mücadelelerini yönetmek için beyin fırtınası yapmaya teşvik eder.

Çocukların gelişimine odaklanın: Stresli olduğumuzda genellikle olumsuzluklara odaklanırız. Ancak öğretmenler, çocukların büyüdüğü alanları vurgulayarak pozitife odaklanabilir ve zorlu zamanların öğrenme için ne kadar çok fırsatlar sunduğunu onlara gösterebilirler. Ayrıca çocuklara geçen yıl kendileri hakkında ne öğrendiklerini sorarak onları öz değerlendirme yapmaya teşvik edebilirsiniz.

İLİŞKİ KURMA

Çocukları kendileri hakkında paylaşımlar yapmaya teşvik edin: Her güne bir şükran ifadesiyle başlamayı deneyin ve gün hakkında keyifli bir şey paylaşarak günü sonlandırın. Ayrıca bunun için düşün-eşleş-paylaş modelini de kullanabilirsiniz. Çocukların şaka, hikâye veya anı gibi komik bir anlatıyı sınıfla paylaşmaları için de fırsatlar yaratabilirsiniz.

Eğlenceye odaklanın: Beyne bir mola olarak çocukların sevdikleri bir kart veya masa oyunu için zaman ayırın. Ayrıca, çocukların öğrenme zorluklarını tamamlamak için oyunlaştırmadan yararlanabilirsiniz.

İşbirliğine dayalı öğrenmeye katılın: Çocuklar arasındaki işbirliği, yalnızca sağlıklı ilişkileri teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda onları birbirlerinden öğrenmeye teşvik eder.

 

Kaynakça:

https://www.edutopia.org/article/helping-students-cope-difficult-year

https://www.scientificamerican.com/article/at-least-two-million-children-have-lost-a-parent-or-grandparent-caregiver-to-covid/ 


  • 0
variety-online-courses-with-teachers_52683-37996

Senkron ve Asenkron Derslerin Etkileşimini Artırmak İçin Öğretmenlere Öneriler

Öncelikle şunu kabul etmek gerekir ki bu pandemi süresince uygulanan yöntem uzaktan eğitim değildir. Mevcut müfredatımız, ders planlarımız, öğretim materyallerimiz, kitaplarımız ve tüm diğer kaynaklarımız K12 seviyesindeki bir uzaktan eğitim için hazırlanmamıştır. Hepsi yüz yüze eğitim için geliştirilmiştir. Gerçek şu ki yüz yüze verilen bir dersi uzaktan eğitime taşımak için yapılması gereken planlama en az altı ayımızı alır. Yüz yüze verilen bir dersi bu kadar hızlı ve ani bir şekilde, olduğu haliyle online ortama taşımaya çalışmak kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir. Burada önemli olan nokta çocukların konulara karşı güdülenmesinin sağlanmasıdır. Bu şekilde çocuk kendisi araştırıp öğrenme isteğini geliştirebilir. Öğrenmede açıklanabilen kısım katılım ve motivasyondan gelmektedir. Online derslerde dikkat sürelerinin çok daha kısa olduğu bilinen çocukların katılımlarını artıracak ve onların içsel motivasyonlarını yükseltecek tasarımlara yer verilmelidir. Öğretmenin rolü bu süreçte oldukça önemlidir.

Uzaktan eğitimde dikkat edilmesi gereken ilk husus, öğrencilerin fiziksel olarak uzak olmalarının, öğrenme açısından uzak olmaları anlamına gelmediğidir. Buradaki asıl uzaklık, öğrenmeyi engelleyen iletişimsizlik ve psikolojik etmenlerden kaynaklanmaktadır (Moore, 1993). Bu uzaklığı azaltmak için de dersteki iletişim ve etkileşimler artırılıp, dersin yapısı daha esnek hale getirilmelidir. Burada iletişim ve etkileşimlerin artırılmasından kasıt şu üç farklı boyut için de geçerlidir.

  1. Öğrenci-öğrenci
  2. Öğrenci-öğretmen
  3. Öğrenci-materyal

Online education

Gerek senkron gerekse asenkron olarak yapılacak derslerde ve hazırlanacak tüm materyallerde iletişim ve etkileşimi artırmak adına yapılabilecekleri bir liste halinde aşağıda bulabilirsiniz:

  • Mümkün olduğunca etkileşimli Web 2.0 araçlarıyla geliştirilmiş materyallerin kullanımı sağlanmalıdır.
  • Materyallerin kullanımı sonrasında mutlaka öğrencilere geri bildirim verilmelidir ki söz konusu etkileşim sağlanabilsin.
  • Öğrenme yönetim sistemine (LMS) yüklenen tüm materyallerin; yalnızca Web 2.0 araçlarının değil pdf’lerin, sunuların ve benzeri tüm dokümanların yönergelerinin çok açık olması gerekmektedir. Asenkron eğitimde yönerge aslında bizim her şeyimizdir. Öğrenciye neyi, nasıl yapacağının ve sonuçta neye ulaşacağının bilgisi çok net ve açık bir şekilde yazılmalıdır.
  • Öğrencilere çeşitli görevler vererek onların word, pdf, ppt gibi dokümanları belirli bir gün ve saate kadar sisteme yüklemelerini isteyebilirsiniz.
  • Öğrenme yönetim sisteminde dersin yapısına ve sınıf düzeyine göre, dersin bütününü öğrencilere açık olacak şekilde tasarlayabilirsiniz. Bu şekilde öğrenci kendi hızında ilerleyip istediği konudan çalışmaya başlayabilir.
  • Öğrenme yönetim sisteminde yer alan ölçme-değerlendirme araçları ile anket yapma özelliğini kullanabilirsiniz. Öğrencilerin süreçte kendilerini değerlendirebilecekleri küçük sınavlar hazırlayabilirsiniz. Yaptığınız değerlendirmelerde öğrencilerinize geri bildirim vermeyi kesinlikle unutmayınız. Bu geri bildirimler etkileşimin en önemli parçasıdır.
  • Öğrenme yönetim sistemindeki tartışma forumu araçları ile dersteki bir konuyla ilgili tartışma ortamı yaratarak etkileşimi artırabilirsiniz. Örneğin; “Şu gün şu saatte forumdan şu konuyu tartışacağız.” gibi duyurular yapabilirsiniz.
  • Öğrenme yönetim sisteminin sohbet, duyuru ve mesaj paylaşımı özelliklerini sıklıkla kullanarak öğrencilerinizle bu kanallar aracılığıyla sürekli iletişimde kalabilirsiniz.
  • Öğrencilere hem öğrenme yönetim sistemi üzerinden Web 2.0 araçlarını kullanılarak hem de Google Drive aracılığıyla grup çalışması görevleri verebilir ve bu görevler için öğrencilerinizin akran değerlendirmesi yapmalarını isteyebilirsiniz. Bu şekilde öğrenci-öğrenci etkileşimini artırmış olursunuz.
  • Öğrenme yönetim sistemi kadar Google Drive’dan da yararlanabileceğinizi unutmayın. Bu ortamda bir dosya açıp öğrencilerle birlikte üzerinde çalışma imkânı yaratabilirsiniz.
  • Bilgilerin doğrudan öğrenciye sunulması yerine dolaylı bilgilerle öğrenciyi yönlendirebilir ve öğrencinin konuyu merak etmesini sağlayabilirsiniz.
  • Öğrencilere doğrudan soru sormak yerine öğrencilerin çözmesi gereken senaryolar ya da problemler oluşturabilirsiniz.
  • Öğrencilerin problemler üzerinde küçük gruplar halinde çalışmalarını sağlayabilirsiniz.
  • Öğrencilerinizin yanıtları çerçevesinde ilerleyen sunumlar tasarlayabilirsiniz.
  • Çalışmalar sırasında öğrencilerinizden sizinle görüntü paylaşmalarını isteyebilirsiniz.
  • Öğrenciler de bu sisteme alışık olmadıkları için etkinlikleri tamamlamada daha fazla zamana ihtiyaç duyabileceklerini unutmayın.

Senkron derslerin pasif bir deneyim haline gelmesi oldukça kolaydır, sıklıkla etkileşimi teşvik ettiğinizden emin olursanız bu zorlu süreci çok daha etkili bir şekilde geçirme şansınız olacaktır.

Özgür Şensoy
Öğretim Tasarımcısı

Kaynak:

Moore, M. G. (1993). Theory of transactional distance. In D.Keegan (Ed.), Theoretical principle of distance education (pp.22-38). London: Routledge.


  • 0

Gagne’nin 9 Aşamalı Öğretim Modeli

Etiketler :

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Yöntem ve Teknikler

Robert Gagné, 1960’lı yıllarda yeni davranışçı akımın temsilcilerinden biri olarak kabul edilmekle birlikte, sonraki yıllarda bilgiyi işleme kuramcılarının öncülerinden biri olmuş, davranışçı yaklaşımın ilkeleri ile bilgi işlem süreci yaklaşımının ilkelerini birleştirmiştir. Gagné öğrenmeyi hem ürün hem de süreç olarak ele almıştır. Gagné bilgi işlem süreci modeline paralel olarak bir öğretme modeli geliştirmiştir. Modele göre öğretimin düzenlenmesinde sırasıyla dokuz basamak yer almalıdır.

GAGNE 9 ÖĞRETİMİN 9 AŞAMASI


  • 0

Öğretim Tasarımı Nedir ve Neden Gereklidir?

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Tümü

Giriş

Eğitim, sadece belirli davranışların kazandırıldığı bir yapı değil, aynı zamanda öğretim yaşantılarının organize edildiği ve belli bir plan dâhilinde uygulandığı bir sistemler bütünüdür. Eğitim sistemi içinde öğretmenler, eğitim öğretim faaliyetlerini çeşitli öğretim yöntemlerini kullanarak sınıf içinde ve dışında uygulamaktadır. Bu uygulamalardan etkili ve kaliteli ürünler elde edebilmek için yapılan tasarımın belli kuramsal temellere dayandırılması gerekmektedir. Tasarımda sık kullanılan bir yaklaşım, sistem kuramıdır. Sistem kuramının bileşenleri olan girdi, süreç, ürün ve dönüt, öğretim tasarımı sürecinin de temel faaliyetlerini oluşturmaktadır. Öğretim tasarımı sürecinde öğretim ortamının nitelikleri iyi analiz edilerek, analiz sonucuna uygun tasarım modeli uygulanmalıdır. Etkili öğrenmelerin ortaya çıkması, uygun tasarım modelinin seçilmesine, yapılandırmacı anlayışın benimsenmesine ve teknolojinin etkin kullanımına bağlıdır (İşman, 2015).

Öğretim Tasarımı Neden Önemli ve Gereklidir?

İşman (2015), öğretim tasarımı sürecini bir günlük yaşam örneğiyle ilişkilendirerek açıklamıştır. Yaşadığınız yerleşim yerinden ailenizin yaşadığı bir farklı kente gittiğinizi hayal edin. Bunun için iki farklı yol seçeneğiniz olsun. Biri otobandan diğeri de şehir içi yollardan gidiş. Otobanlarda asfaltlanmış çift geliş gidişli, temiz yollar bulunur ve her türlü hava şartında rahat bir biçimde arabayı kullanabilirsiniz. Ancak şehir içi yollarının hepsi asfaltlı ve çift yönlü değildir. Otobandan gitmekle çevre yolundan gitmek arasında büyük farklar olduğunu doğal olarak hissedeceksiniz. Arabayı otobanda kullanırsanız, hem siz yıpranmazsınız hem de arabanız yıpranmaz. Bunun yanında, ailenizin yaşadığı kente güvenli ve daha az masraf yaparak ulaşmış olursunuz. Ancak şehir içi yolları kullanarak giderseniz siz ve arabanız yıpranırsınız. Ailenizin yaşadığı kente güvensiz, daha geç bir zamanda ve daha çok masraf yaparak ulaşırsınız.

Otobanların ve çevre yolların güvenli ve rahat olması için yapılan faaliyetlerde yol mühendisleri önemli bir rol oynamaktadır. Yol mühendisinin temel amacı, belli bir plan çerçevesinde uygun ve güvenli yollar inşa etmektir. Burada yapılan faaliyetle öğretim ortamlarının tasarımında yapılan faaliyetler belli bir noktada kesişmektedir. Bu nokta, yol mühendisinin yolda akıcılığı ve güvenli gidişi; öğretim tasarımcısının da akıcı ve hatalardan arınmış öğrenme ortamlarını tasarlamaya çalışmasıdır. Asfalt olmayan bir yolda araba kullanmak ne kadar zor ise, tasarımı yapılmamış öğretim ortamlarında öğrenme-öğretme faaliyetlerini organize etmek de o kadar zordur.

Yol mühendisinin organize ettiği faaliyetlerle eğitim sisteminde uygulanan öğretim ortamlarının tasarımı için yapılan faaliyetler birbirine çok benzemektedir. Yol mühendisinin yeni otobanlar inşa etmek ve var olanlardaki aksaklıkları düzeltmek için belli malzemelere ihtiyacı vardır. Eğitim ve öğretimde de yeni öğrenme ortamları hazırlamak ve/veya daha önce hazırlanmış hatalı ortamları düzenlemek için bir takım bilgilere, yöntemlere, araç-gereçlere ve girdilere ihtiyaç vardır. Yol mühendisinin ve öğretim tasarımcısının ana amacı, kaliteyi ve standartları geliştiren yeni ve hatasız ürünler ortaya çıkarmaktır.

Yol mühendislerinin uyguladığı faaliyetler genel olarak iki bölüme ayrılmaktadır:
1. Yol inşaatı başlamadan önce plan, proje ve gerekli girdiler belirlenir.
2. Yapılan proje çalışmaları ve belirlenen girdiler çerçevesinde yol inşaatı yapılır.

Yol yapımında göz önüne alınması gereken hususlardan biri, daha önceden hazırlanan projeye uygun malzemenin kullanılmasıdır. Eğer planda ya da yapımda kullanılan malzemelerde bilerek veya bilmeyerek hata yapılırsa yolda üretim hataları meydana gelir ve emek, zaman ve para boşa harcanmış olur. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, gerekli parasal kaynak bulunursa bu hatalı yol kısa bir zaman içinde tamir edilebilir.

Bu durum, eğitim-öğretim faaliyetlerinde farklılık göstermektedir. Eğitim öğretim ortamlarında yapılan en ufak bir hatanın düzeltilmesi yıllar almaktadır. Hatta bazen yapılan bir hata, belirlenen öğrenme hedefine ulaşmayı tamamen engelleyebilir. Bunun için, eğitim sisteminde yapılan her öğrenme-öğretme faaliyeti, büyük bir titizlikle hazırlanmalıdır.

Öğretim tasarımın temel amacı, bütün eğitim-öğretim faaliyetlerini etkili ve hatasız olarak organize etmektir. Eğitim sistemi içinde öğretmenler sürekli olarak eğitim-öğretim faaliyetlerini çeşitli öğretim yöntemlerini kullanarak sınıf içinde ve dışında uygulamaktadır. Bu uygulamalardan etkili ve kaliteli ürünler elde edebilmek için tasarım yöntemlerinin kullanılması gerekir (İşman, 2015).

Öğretim Tasarımı Nedir?

Dewey (1900), araştırmalar sonucu elde edilen bilimsel bilgilerin, eğitim öğretim alanında pratik uygulamalara dönüştürülmesi için bir bilim dalına ihtiyaç olduğunu görmüştür. Bu bilim, sezgiden çok, sağlam ve doğru araştırmalar üzerine kurulmuş öğretim uygulamalarıyla ilgili kararlar vermelidir. Öğretim tasarımı, öğretimi sağlam ve doğru uygulamalara dayandırarak planlayan bir süreç olarak görülmektedir (Morrison, Ross, Kemp, 2012).

Öğretim tasarımı, eğitimin ve yetiştirme faaliyetlerinin kalitesini artırmak amacıyla, öğrenme araçlarının ve zihinsel faaliyetlerin kullanımı ve organize edilmesiyle ilgilenmektedir (Johnson ve Foa, 1989). Diğer bir ifade ile öğretim tasarımı, eğitim-öğretim ortamlarında yapılacak her faaliyetin belli bir plana göre uygulanmasıdır (İşman, 2015). Öğretim tasarımının genel amacı, öğrenmeyi daha verimli ve etkili kılmak ve daha kolay hale getirmektir. Genellikle iyi tasarlanmış öğretimler zaman ve para yönünden kazançlı çıkmamızı sağlar.

Öğretim tasarımı, bir performans problemini çözme sürecidir ki bu problem, bir uçağın motorunun çalışma sorununu gidermek de olabilir, ülkelerin başkentlerini öğrenmek de. İş dünyası, tıp, askeri alanlar ve eğitim gibi birçok farklı alanda kullanılması söz konusu olan öğretim tasarımı süreci, öğrenen kişinin performans sorununu tespit etmekle başlar ve bu sorunu giderecek öğretimi tasarlamak üzere sistematik bir sürecin kullanılmasıyla devam eder (Morrison, Ross, Kemp, 2012).

Tasarım faaliyetlerinde sistem yaklaşımı sık olarak kullanılmaktadır; çünkü tasarım faaliyetleri ile sistem yaklaşımı birbirine destek sağlamaktadır. Tasarım faaliyeti içinde kullanılan sistem kuramının temel amaçları aşağıdaki gibidir:

  1. Eğitimde uygulanan öğrenme-öğretme faaliyetlerini daha önceden belirlenen hedef ve davranışlara uygun olarak organize etmek,
  2. Uygulama sonucunda elde edilen ürünlerin genel bir değerlendirmesini yapmak,
  3. Değerlendirme faaliyetlerinde meydana gelen hataları belirleyip ortadan kaldırmak için tekrar öğretim faaliyetleri sisteminin içine koymak (İşman, 2015).

Okul ortamında ise bu sistematik süreç, bir dersin hedef ve davranışlarını gerçekleştirecek tüm faaliyetlerin planlanması ve organize edilmesi anlamını taşır. Öğretim ortamının bütün özellikleri hedefler ve çevre şartlarına göre değerlendirilir. Daha sonra, bu özelliklere uygun öğrenme-öğretme faaliyetleri belirlenerek bu faaliyetler en uygun hale gelinceye kadar geliştirme çalışmalarına devam edilir.

Öğretim tasarımı yaklaşımı, öğretimi planlarken içerikten çok öğrenen kişinin durumunu dikkate alır. Klasik yaklaşım yalnızca “Bu ders hangi bilgiyi içermeli?” sorusunu sormaktadır. Çoğu zaman da ders kitaplarındaki başlıklar içeriği belirler. Öğrenme tasarımı yaklaşımında ise öğrenmelerin sonucunu etkileyen birçok faktör göz önünde bulundurulmaktadır. Bunlardan bazıları:

  • Öğrenme hedeflerine ulaşmak için öğrenciler hangi hazırbulunuşluk düzeyinde olmalıdırlar?
  • Hedefler ve öğrenen kişinin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, hangi öğretim strateji, yöntem ve teknikleri daha uygundur?
  • Hangi teknoloji veya kaynakların kullanılması daha uygundur?
  • Başarılı bir öğrenme süreci için nasıl bir desteğe ihtiyaç vardır?
  • Hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği nasıl ölçülmelidir?
  • Uygulamanın sonuçları beklentileri karşılamadığında ne tür değişiklikler gereklidir? (Morrison, Ross, Kemp. 2012).

Öğretim Tasarımcısı Ne İş Yapar?

Bir konu alanı uzmanı ya da öğretmen, bir dersin tasarımına, o dersin kapsaması gereken içerik perspektifinden yaklaşmaktadır. Buna karşın öğretim tasarımcısı, işe ilk önce problemi, sonra da bu öğretime dayalı problemi çözmek için ne tür bilgi ve beceri gerektiğini belirleyerek yaklaşır.

Öğretimin verimli, etkili ve amacına uygun olması önemlidir. Bu nedenle öğretim tasarımcısının amacı, performansı en etkili ve verimli bir şekilde geliştirecek bir öğretim tasarlamak ve üretmektir. Öğretim tasarımcısı, uygun olmayan veya gereksiz bir içerikle bir tasarım düzenlemekten kaçınmalıdır.

Bir öğretim tasarımcısı, çalıştığı konuya tüm yönleriyle açıklık getirebilmek ve detayları ortaya koyabilmek için sürekli araştırma yapmalı ve soru sormalıdır. Soru sormak, bir öğretim tasarımcısının işinin bir parçası olmalıdır.

Öğretim Tasarımı Sürecinin Temelini Oluşturan Varsayımlar

  1. Öğretim tasarımı süreci, hem sistematik prosedüre hem de plandaki uygulama detaylarına önem verilmesini gerektirir.
  2. Öğretim tasarımı süreci bir öğretim probleminin tanımlanmasıyla başlar.
  3. Bir öğretim tasarımı planı, esas olarak, öğretim tasarımcısı ve öğretimi planlayan ekibin kullanılması amacıyla geliştirilir.
  4. Planlama esnasındaki tüm çabaların amacı, tüm öğrencilerin minimum başarı göstermesinden çok, tatmin edici bir başarı seviyesine ulaşmalarının sağlanması olmalıdır.
  5. Öğretimin başarısı, bilginin öğretim tasarımı sürecinde doğru aktarılmasına bağlıdır.
  6. Öğretim tasarımı süreci içerikten çok sürece odaklanır.
  7. Öğretimi tasarlamak için tek bir “en iyi yol” yoktur (Morrison, Ross, Kemp. 2012).

Öğretim Tasarımı Modelleri

Öğretim tasarımı, farklı alanlarda yaygınlaştıkça bu çalışmaların belirli modeller bağlamında yürütülmesinin yararlı olacağı düşünülmüş ve bu amaçla birçok model üretilmiştir. Dünyada yaygın olarak bilinen öğretim tasarımı modelleri genel olarak altı başlık altında toplanabilir. Bunlar: 1- Çekirdek modeller 2- Doğrusal modeller 3- Esnek modeller 4- Etkileşimli modeller 5- Sezgisel modeller 6- Bileşik modeller.  Öğretim tasarımı yaparken esnekliği savunan modellerin en iyi bilinen örneği Kemp, Morrison ve Ross (1994) tarafından geliştirilen modeldir. Söz konusu modelin şematik görünümü aşağıda gösterilmiştir.

Şekil 1

Şekil 1. Kemp, Morrison ve Ross Modeli

Bu modele göre, tasarım bileşenleri arasında esnek bir bağımlılık vardır. Bir bileşenle ilgili karar ötekileri de etkileyebilir (Şimşek, 2016).

Bir öğretim tasarımı dört önemli soruya cevap vermelidir. Bu soruları Kemp, Morrison ve Ross (1994) aşağıdaki gibi belirtmiştir:

  1. Program kim için geliştiriliyor? (Öğrenen özellikleri)
  2. Öğrenenlerin neyi başarması isteniyor? (Hedefler)
  3. Eğitim programının içerdiği bilgi ve beceriler en iyi nasıl öğrenilir? (Öğretim stratejileri)
  4. Öğrenmenin ne derece gerçekleştiğini nasıl anlarsınız? (Değerlendirme yöntemleri)

Bu dört öğe birbiriyle ilişkilidir ve tüm öğretim tasarımının planını oluşturur.

Öğretim Tasarımını Etkileyen Bilim Dalları ve Eğitsel Faktörler:

Öğretim tasarımı kuramları konusunda pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan birini de Johnson ve Foa yapmıştır. Johnson ve Foa (1989) tasarım kuramının temellerini etkileyen bilim dallarını aşağıdaki gibi açıklamıştır:

  1. Sosyal bilimler: Davranış bilimleri, gelişim psikolojisi, sosyal psikoloji ve bilişsel psikoloji.
  2. Bilgi bilimi: İletişim, medya, bilgi yönetimi ve bilgisayar bilimi.
  3. Yönetim bilimi ve mühendisliği: Sistem analizi, organizeli gelişme, uygulamalı araştırma ve proje yönetimi.

Öğretim kuramının temellerinde belirtilen üç ana bilim dalı birbirleriyle ilişki içindedir. Öğretim tasarımcısı, eğitim-öğretim ortamlarını planlar ve organize ederken aynı anda sosyal bilimlerden, bilgi biliminden ve yönetim biliminden yararlanmaktadır. Örneğin, öğretim tasarımcısı sosyal bilimlerden insan davranışlarının nasıl oluştuğu ve davranış oluşumlarının beyinde nasıl saklandığı, bilgi biliminden, yeni gelişen teknolojilerin hedeflere uygun olarak seçimi ve kullanımı, yönetim biliminden ise bu davranış oluşumlarının ve iletişim teknolojilerinin organize edilmesi konusunda yararlanmaktadır.

Buradan açık olarak anlaşılan, öğretim tasarım kuramının çok kompleks bir yapıya sahip olduğudur. Bunların yanında, bir de öğretim tasarım kuramına etki eden eğitsel faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler, tasarım işine daha çok eğitim açısından bakmaktadır. Birinci faktör, öğrenme-öğretme kuramlarının tasarım kuramında kullanılmasıdır.

Öğretim kuramları (davranışçı, bilişsel, anlamlı, buluş yolu ile amaçsal vb.) daha çok, öğretimin etkili olarak nasıl yapılabileceği konularında yoğunlaşmaktadır. Örneğin, öğretmenin, bir konu işlerken dikkat etmesi ya da kullanması gereken yöntemleri belirlemesi gerekmektedir.

Öğretim tasarım kuramına etki eden eğitsel faktörlerden ikincisi ise, eğitimde program geliştirme yaklaşımlarıdır. Eğitimde program geliştirme yaklaşımları, tasarım kuramının temellerine etki etmektedir.

Üçüncü ana faktör ise, eğitim teknolojilerinin donanım boyutudur (bilgisayar, internet, televizyon, kara tahta, kum tahtası vb). Öğretim tasarımcısı, tasarım kuramında, hedeflere uygun olan donanımları seçerken, dikkat edilmesi gereken temel faktörlerin de belirlenmesini sağlar.

Dördüncü ana faktör ise, eğitim teknolojisinin yönetim ve planlamasıdır. Öğretim tasarımı yapılırken eğitim teknolojilerinin nasıl yönetileceği ve planlanacağı açık ve net olarak belirlenmelidir. Eğitim teknolojileri etkili yönetilirse, kıt kaynaklar daha etkin kullanılmış olur.

Öğrenme kuramları ise genel olarak davranışçı, bilişsel ve yapısalcı kuram olarak sıralanır. Öğrenme kuramlarının tasarım kuramı üzerindeki etkileri daha çok insanların kalıcı öğrenmeleri nasıl oluşturdukları üzerinedir. Her bir kuram, öğrenme sürecini farklı açılardan açıklamıştır. Öğretim tasarımcısının yapması gereken iş, bütün bu öğrenme kuramlarının temel prensiplerini sentezleyerek tasarım kuramına yerleştirmesidir; çünkü her insanın öğrenme yetenekleri birbirlerinden farklıdır (İşman, 2015).

Öğretim tasarımı yöntemi öğretimde yaratıcılığı engeller mi?

Güzel bir sanat eseri oluşturulduğunda sanatçı, yaygın olarak kabul edilmiş birçok tasarım unsurunu (bütünlük, vurgu, denge, boşluk, şekil, renk, vb.) yaratıcı bir şekilde bir araya getirir. Bu yaklaşım öğretim tasarımı için de geçerlidir. Etkili bir öğretim tasarımcısı, yaratıcı bir öğretim yaklaşımı oluşturmak için sürecin tüm unsurlarını göz önünde bulundurur.

Yapılan bir öğretim tasarımı, tasarımı sınırlayabilecek unsurları ve bireysel öğelerin özelliklerini dikkate alarak öğrenme ilkelerinin yaratıcı bir şekilde uygulanmasını gerektirir. Örneğin yukarıda belirtilen Kemp, Morrison ve Ross modelinin tüm unsurları yaratıcı bir şekilde geliştirilebilir ve yönlendirilebilir. Bu unsurların tümü, nitelikli bir öğretim için gerekli olmasına rağmen, yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımlar, öğretim tasarımcısının süreci nasıl uyguladığına bağlıdır.

Aynı konuyu öğreten, aynı amacı hedeflemiş iki kişi farklı planlar tasarlayabilir. Her iki plan da benzer öğrenci başarısının elde edilmesini sağlayabilir. Tasarım süreci, öğretmenle öğrenciler ve öğrencilerle içerik arasında dinamik bir etkileşimi gerektirir ve bu gereklilikler farklı etkinliklerle sağlanabilir (Morrison, Ross, Kemp. 2012).

Sonuç ve Öneriler

Öğretim tasarımı, bilimsel temelleri güçlü olan ve başarılı uygulamaları gittikçe yaygınlaşan bir çalışma alanıdır. Öğrenme-öğretme faaliyetlerini düzenlerken öğretmenlerin de öğretim tasarımı, etkili olan kuramlar ve farklı tasarım modelleri konularında gerekli bilgi ve deneyimleri kazanmaları, tasarımlardan etkili sonuçlar elde edilmesini sağlayacak önemli noktalardan biridir.

Bugünün yeniden yapılandırılan okullarında çalışan öğretmenlerin; sınıf yönetimi, konu anlatımı ve öğrencilere rehberlik yapmak gibi geleneksel rollerine ek olarak, öğretim tasarımının temel prensiplerini ve yöntemlerini bilmelerinin kendi sınıf ortamlarına sağlayacağı katkılar yadsınamaz bir gerçektir. Ders kitapları, etkinlik kitapları ve diğer standart öğretim kaynakları öğrencileri hem belirlenen hedeflere ulaştırmada hem de onların dikkatlerini ve ilgilerini derse toplamada nadiren yeterli olmaktadır. Çoğu zaman öğretmenlerin kendi materyallerini kendilerinin geliştirmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İşte tam da bu noktada öğretim tasarımı prensiplerini bilmek; üretilen içeriğin amaca hizmet edip etmediğini, öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığını, etkili olup olmadığını, uygun bir yöntemle öğretilip öğretilmediğini, sürekli değerlendirilip değerlendirilmediğini ve geliştirilip geliştirilmediğini kolaylıkla izleyebilmeyi sağlar.

Günümüz dünyasında geçerli olan yeni öğrenme-öğretme yaklaşımlarının etkili bir biçimde kullanılması kesinlikle iyi tasarlanmış öğrenme aktivitelerini gerektirmektedir. Bu sorumluluk çoğu zaman öğretmene düşer çünkü okullar ne yazık ki öğretim tasarımı sürecinin uzmanlık gerektiren bir alan olduğu (Dewey, 1900) bilgisine sahip olmadıkları için bu uzmanların yer aldığı kadroları oluşturmamaktadırlar. Bu koşullar altında öğretmenler, öğretim tasarımı hakkında daha çok bilgi edinerek, daha etkili ve öğrenci merkezli dersler hazırlamalı ve piyasada herkes için geliştirilen materyallerin yanı sıra kendi ihtiyaçlarına uygun ders planları ve materyalleri geliştirme konusunda daha donanımlı hale gelmelidirler.

Kaynakça:

İşman, A. (2015). Eğitim Teknolojisi ve Öğretim Tasarımı. Edt: İşman, A., Odabaşı, F., Akkoyunlu, B. Eğitim Teknolojileri Okumaları 2015. (S. 1-23). TOJET, Sakarya Üniversitesi.

Morrison, G.R., Ross, S.M., Kemp, J.E. (2012). Etkili Öğretim Tasarımı. Edt: İlhan Varank. (2017). Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları. Yayın No: 68.

Şimşek, A. (2016) Öğretim Teknolojilerinin Temelleri: Teoriler, Araştırmalar, Eğilimler. 6. Bölüm: Öğretim Tasarımı ve Modelleri. Edt: K. & Göktaş, Y. (2016). Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.


  • 0
nitelikli öğretmen

Öğretmen Niteliklerinin Geliştirilmesi

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Tümü , Yöntem ve Teknikler

Eğitim, çok fazla değişkeni olan bir alan. Bu nedenle eğitime yapılan yatırımların sonuçlarını yaklaşık 30-40 yıl sonra görebilmekteyiz. Ancak gidişat da bize bazı ipuçları verebilmelidir ama günümüzde pek vermiyor.

Ülkemizde 2004 yılında yapılan eğitim reformuyla birlikte öğretim programları yeniden ele alındı. Bu, geç kalmış bir düzenleme olmasına rağmen yine de doğru bir adımdı. Öğretim programlarının geliştirilmesinde ve daha sonra da uygulanmasında sorulması gereken en önemli soru şu olmalı: “Eleştiren, sorgulayan, farklılıklarını koruyan ve saygı duyan, tektipleşmekten uzak öğrencileri nasıl yetiştirebiliriz?” Bu sorunun cevabını verirken gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir nokta var ki o da şu, en iyi öğretim programlarını da yapsanız, öğrencilere en iyi materyalleri de sunsanız her şey öğretmende bitiyor. Hiçbir ülkenin eğitiminin kalitesi öğretmeninin kalitesinin üzerine çıkamaz. Bu nedenle en çok yatırım yapılması gereken ilk alan öğretmen yetiştirmedir.

“Devamını Oku”


  • 0
visible thinking

Düşünmeyi Öğretmek ve Görünür Kılmak (Visible Thinking)

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Tümü , Yöntem ve Teknikler

2010 yılında ilk 10 sırada tercih edilen mesleklerden hiçbiri 2004 yılında yoktu. Bu da demek oluyor ki 21. yüzyıl öğrenenlerini bilinmeyen bir geleceğe ve bilinmeyen mesleklere yetiştiriyoruz. Bunu en iyi şekilde yapmanın yolu ise onlara “düşünmeyi öğretmek”ten geçiyor.

Düşünmeyi görünür kılmak aslında çok eskiden beri yapılan bir uygulama. Sözel anlatımın yanı sıra çizimler, şemalar ve grafiklerle bilgilerin aktarılması Rönesans dönemindeki yaratıcılığın patlamasına neden olmuştur. Örneğin Galileo'nun çizimleri ve şemaları çok ünlüdür. Galileo, bilimde diğer çağdaşlarından farklı olarak sözel ve matematiksel anlatımın yanında görsel şemaları büyük bir ustalıkla kullanmasıyla bir devrim yaratmıştır.

“Devamını Oku”


  • 0
web 2.0

Web 2.0 Araçlarının Öğrenme-Öğretme Süreçlerinde Etkin Kullanımı

Etiketler :

Yazar: Özgür Şensoy

Kategori: Eğitimde Teknoloji Kullanımı , Tümü , Yöntem ve Teknikler

Web 1.0 yalnızca okumaya ve var olan bilgiyi bulmaya hizmet ediyorken, Web 2.0 teknolojileri okuma ve yazma etkinlikleri ile herkesin aktif katılımcı olabildiği ve içerik geliştirebildiği ortamlar sunmaktadır. Geliştirilen bu materyaller aynı zamanda paylaşılabilmektedir de. (Thompson, 2007). Web 2.0 teknolojileri, öğretmenleri ve öğrenenleri fikirlerini paylaşmaya ve o fikirleri geliştirmek için işbirlikli çalışmaya teşvik eder. Bu teknolojileri kullandıkça öğretmenler kendi öğretme ve öğrenme yollarıyla ilgili yeniden düşünürler ve bu yolları farklılaştırmaya başlarlar. Bu farklılaşma çoğu zaman öğrenme yollarının daha aktif ve anlamlı olması yönünde gerçekleşir.

“Devamını Oku”


ARAMA

TWITTER