Mükemmeliyetçi Ebeveynler

  • 0
Obsessive man laying on grass, perfection

Mükemmeliyetçi Ebeveynler

Yazar: Mehmet Öznacar

Kategori: Konuk Yazar , Tümü

Midelerde kramplar, nefes almada güçlükler, baş ağrıları ve baş dönmeleri sınav kaygısı ile uykuya hasret kalan çocuklar ve ebeveynler, akademik başarı ve çoktan seçmeli soruları odaklanmış bir yaşam ve hızla ilerleyen bir zaman, döngü haline gelen sınavlar… TEOG, YGS, LYS…

Yüksek düzeyde başarı bekleyen ve çocuklarını bu başarı için zorlayan aileler, çocuklarda oluşacak psikolojik baskının nelere yol açabileceğini düşünmelidirler. Her ebeveyn çocuklarının başarılı ve mutlu olmasını ister. Değişik kaynaklarda; çocuk gelişiminin erken dönemleri, çocukların hayatlarının sonraki dönemlerindeki zihinsel becerileri, kritik düşünme yeteneklerini, kendine güveni, öğrenmeyi, problem çözme becerileri geliştirmesini ve başkalarıyla uyumlu olma kapasitelerini etkilediği belirtilmektedir.  Aile içerisinde anne baba ve kardeşler yeteneklerini, ilgi alanlarını ve beklentilerini paylaşmıyorsa ve ebeveynler eğitim sistemindeki yönlendirme konusunda deneyimsiz ise çocuklar uyum sorunu sergileyebilmektedir.

Mükemmeliyetçilik olumlu ya da olumsuz yönde kullanılabilecek bir enerjidir. Kişi kendisi ya da başkalarının belirlediği standartları karşılayamadığını hissederse, eli kolu bağlanır ya da başarısız olabilir. Bunun yanı sıra, sıra dışı yaratıcı bir başarıya, kişiyi mevcut yetenek sınırlarını aşmaya iten coşkulu bir mücadeleye ve öz-yeterliliğin itici gücüne de dönüşebilir. Abraham Maslow

Günümüzde bazı ebeveynler sadece başarı odaklı yaklaşımla TEOG’da 1 yanlış yaptı, istediği lise olmayacak serzenişlerinde bulunmaktadır. Mutluluk bu tabloda nerede yer almaktadır. Çocuk tüm soruları doğru cevap vermiş ama 1 yanlış yapmış olumlu tarafından bakıp başarı ve mutluluğa beraber odaklanmak yerine yapılan yanlışa göre mutluluğun tarifini yapıyoruz. Bazı araştırmacılar ailedeki yüksek mükemmeliyetçiliğin tedavi edilmesi gerektiğini düşünürler. Çünkü strese bağlı keyifsizlik, kaygı, depresyon, anoreksiya, psikosomatik bozukluklar ve obsesif kompülsif kişilik bozuklukları gibi birçok durumda etkili olduğu görünmektedir (Amerikan Psikiyatri Derneği, 1994). 

Çocuklarımıza bir yılda 180 gün, bir günde 6 saat gibi bir sürede okula gitmesini okuldan sonra etüt merkezi ve evde test çözümüne mecbur kıldığımızda ve okul ortamında yetenek alanlarıyla ilgili çalışmalara daha fazla zaman tanımadığımızda iyi huylu ve sabırlı çocuklar aksine, huysuz, sabırsız hale gelebilirler.

mukemmeliyetcilik-598x300“Yelda dönem başında okula nakil gelen bir ilkokul öğrencisiydi. Okulun 2. ayından itibaren derslerde yerinde durmadığı, ders akışını bozduğu ve sınıfın akademik başarısını düşürdüğü hakkında öğretmenlerden, velilerden ve öğrencilerden, okul yönetimine sık sık şikâyetler gelmeye başlamıştı. Öğretmeni olumsuz davranışların düzeltilebilmesi için tüm yöntemleri kullandığını ve çaresiz olduğunu belirtiyordu. Rehberlik servisi üzerine düşüne yapamadan öğrenci, sınıf içerisinde hedef haline gelmiş ve sınıfın akademik başarısını düşüren, diğer öğrencilerdeki düşüşün de sebebi olan birey olarak gösteriliyordu. Sınıf öğretmeni ise öğrenci hakkında, “akademik başarısı çok düşük bizim seviyemizde değil bu nedenle ders dinleyemiyor ve ders akışını bozuyor arkadaşlarına zarar vermeye başladı” şeklinde geri bildirimler veriyordu. Diğer sınıflarla akademik başarıda yarış içerisinde olunması ve velilerin akademik başarı beklentisi, öğretmen üzerinde baskıya neden olduğundan Yelda’nın sessiz çığlıkları duyulamadığı gibi sınıf için bir felaket senaryosu haline geliyordu.  Bunun üzerine aile özel ders aldırmaya başlamış ve evde televizyon, bilgisayar yasaklanmış, Yelda uyuyana kadar bir önceki yılın derslerini tekrar etmeye başlamıştır. İki aydır ders ve testten başka bir dünyası olmayan tüm günü dört duvar arasında geçen bir çocuk. Çocukluğunu yaşamak ve mutlu çocuk olmak bu fotoğrafta nerede yer almaktadır?"

Hemen hemen her çocuğun, yaşıtlarından daha iyi olan bir yanı vardır. Kimisi konuşmada, bir diğeri resim yapma ya da şarkı söylemede yaşıtlarından daha iyidir. Her çocuk özeldir ve zekâ seviyeleri ne olursa olsun, mutlu ve doyurucu bir yaşam sürme hakkına sahiptir. Çocukların eğitiminde hangi yaş veya yetenek düzeyinde olursa olsun önemli olan; onların çevreleri, hazır bulunuşlukları ve gelişim hızları arasında net bir uyumun sağlanmasıdır.

Yelda bu uyum sürecini yaşayamadan kendini soru bombardımanı altında bulmuştur. Arkadaş edinemeden test kitapları ile baş başa kalmıştır. Oyun oynayacak ortam bulamadan sınıfın sorun çıkartan öğrencisi olarak görülmeye başlanmıştır.

Başarısızlık alışkanlık haline geldiği zaman, özgüveni azaltabilir ve hatta yok edebilir. Projeleri ve derslerdeki performansları övülen ve yüksek beklentilere maruz kalan çocuklar yaratıcı fikirler, çalışmalar ortaya koymaya devam edebilir veya sadece başlar ama yeteri derecede yaratıcı ve parlak bir fikir olmadığını düşünerek çalışmalarını tamamlamayabilirler.

Öğrenci ilerleyen zamanlarda gelecek ile ilgili ciddi planlar yapmaya ve olgunlaşmaya başladığında,  iyi notlar alma, akademik ödüller alma, prestijli üniversitelere girme isteği duyduğunda bu isteğini gerçekleştirebileceğine inanması zor olabilir. Başarısızlık inancı ve özgüvenin yitirilmesi çocuklarımızın tüm yaşamını etkileyebilir.

Çocuklarımız bazı alanlarda üst düzeyde başarı gösterirken, bazı alanlarda normal ya da normalin altında performans gösterebilir. Çocuklarımıza ilgi ve yetenekleri doğrultusunda seçme hakkı tanımalı, hem kendilerine hem de başkalarına karşı sorumluluk duyguları teşvik edilmelidir.


Cevap yaz

ARAMA

TWITTER