Odak Sapması

  • 0
maxresdefault (1)

Odak Sapması

Yazar: Erim Koçyiğit

Kategori: Ölçme Değerlendirme , Tümü

“Ölçme değerlendirme=?” yazısında değerlendirmeye ilişkin öğretmenlerin görüşleri hakkında kısa bir giriş yapmıştım. Yazıda olumsuz algının nedenleri arasında değerlendirme sonuçlarının hangi amaçla nasıl kullanıldığının etkisinden bahsetmiştim. Şimdi bu konuyu biraz açalım.

Değerlendirme hangi amaçlarla yapılır?

Değerlendirme amaçlarını temel olarak 3 ana grupta toparlamak mümkündür.

  1. Tanıma ve Yerleştirmeye Yönelik Değerlendirme: Bu değerlendirmede amaç, öğrenciyi okula, programa, derse yerleştirmektir. Ulusal sınavlar, okul kayıt sınavları vb. bu gruptadır.
  2. İzlemeye Yönelik Değerlendirme: Amacı, öğrencinin dersteki durumunu izleyerek öğrenme güçlüklerini, eksikliklerini ve yanlış öğrenmeleri görmek, öğrenilecek içeriğin gerçekleşme düzeylerini saptamak ve gerekli durumlarda önlemleri alarak öğrenciyi yetiştirmektir. Esas olarak okul yazılı sınavları, ders içerisinde gerçekleştirilen küçük sınavlar ve sorular bu gruptadır. Bu, aynı zamanda öğretim programının da değerlendirilmesine ve revizyonuna ışık tutan verileri sağlayan bir süreçtir.
  3. Başarı (Sonuç Belirleme) Değerlendirmesi: Amacı, bir dersin ya da kursun sonunda hedeflere ne ölçüde erişildiğini belirlemek, öğrenciyi, öğretmeni ve programı değerlendirmektir.

Şimdi bu amaçları bir de hayatımızdaki yansımalarıyla birlikte ele alalım.

İlk olarak tanıma ve yerleştirmeye yönelik değerlendirmelerde, kalabalık bir öğrenci grubunu özellikleri açısından benzer gruplar halinde bir araya getirip, en iyilerini seçip sınırlı bir kontenjana yerleştirmek istiyorsunuz. Bu durumda elbette ayırıcılığı yüksek sınavlar yapacaksınız. Peki, o zaman neden her yıl üniversitelerimizde binlerce kontenjan açığı var? Özel okullarımız neden durmadan ek yerleştirme taban puanı açıklıyor? Tabi ki etki eden farklı değişkenler de var. Ancak temel değişken başarı tanımımız. Başarıyı adlandırma biçimimiz her zaman en iyisi olmak üzerine. Toplum böyle bireyler istiyor. Bu kadar güçlü bir motivasyon kaynağı ise yok. Haliyle yapılan sınavlar örneğin Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği bölümüne yerleştirmeye değil, hukuk bölümüne yerleştirmemeye yönelik çalışıyor. Oysa niyet farklıydı. Bunun üzerine bir de boy boy pankartlarla başarılılarımızı ilan ediyoruz. Peki başarılı olmayan büyük çoğunluk? Yerleştirilemeyenler? Sistemin eledikleri? İstediği, mutlu olacağı ya da kendini gerçekleştirebileceği bir meslek ya da okulun toplumda hiçbir başarı algısı olmadığı için farklı seçimler yapan ve bu farklı seçime de yerleşemeyen, BAŞARAMAYAN bireyin, başaramama gerekçesi olan sınava, dolayısıyla ölçme değerlendirme sistemine olumlu bir algı taşıması mümkün olabilir mi?

Bir de bunu pekiştiren değişkene bakalım. Bir öğrencinin sadece lise eğitimine ve sadece üniversite hazırlık sürecini ele alalım. Bu öğrenci dershanede 15 deneme sınavı, okulunda 5 deneme sınavı çözsün (hani orası okul ya!), kendisi ise evde 20 deneme sınavı yapsın. Sadece YGS hedefi olan bu öğrenci 40 deneme x 160 soru = 6400 soru çözer. Buna her dersten 50 şer tane 25 soruluk yaprak test ekleyelim. 8 ders x 50 test x 25 soru = 10 000 soru çözer. Bu öğrenci derslere göre konu anlatımlı soru bankalarını kullanacak + dershaneye gidecek + okula gidecek + okul yazılı sınavlarına çalışacak + … + …  Kaldı ki dereceye oynayan öğrencilerin boy boy gazete haberlerinde günde 1000 soru çözmeleri falan konu olmakta. 365 gün 1000 soru. İyimserliğimi siz takdir edin.

Bu kurgudaki öğrencinin en ufak terslikte ölçme değerlendirme algısının nasıl olmasını bekliyoruz? Yanıt tek! Beni ben yapmaktan alıkoyan, eleyen, başarısızlığıma odaklanmış, can sıkıcı, bunaltıcı bir süreç.​

 

İkinci olarak izleme ve başarı değerlendirmelerini birlikte ele alalım. Çok iyi biliyoruz ki süreç ilk durumdan çok farklı yürümüyor. Öğrencinin neyi, ne kadar ve nasıl öğrendiği bilgisini toplaması gereken ölçme değerlendirme araçları sadece ne öğrenemedi ve kaç aldı bilgisini sağlıyor. Okul ölçmelerinin genel ve yegâne sonucu “Öğrenci sınavdan geçer not aldı mı?” sorusuna odaklanıyor. Okul yönetimleri “Kaç kişi sınıfı geçti?”, “Hangi sınıfın ortalaması daha yüksek?”, “Falanca okul neden bizden başarılı?” ile boğuşmaya devam etsin. Öğretmenler falancanın sınıfının ortalamasını geçmek, sözleşmesini yenilemek derdinde. Kimsenin “Erim bu konunun hangi aşamasında zorlandı? Öncesinde bilmesi gereken şu bilgi ve becerilerinde eksik var mı? Ne yaparsam eksiğini, yanlışını gideririm?” diye düşündüğü yok. Hatta onu bırakın çoğu zaman öğrencinin kendi öğrenmesi ile ilgili geri bildirim aldığı bile yok. Bazı durumlarda ise öğretmenlerin dillerinden şunları bile duyarsınız; “Benim dersimden geçer not almak kolay değildir.” , “O soruyu yapamayacaklarını biliyorduk.” ya da “zZaten bu sınavın düşük çıkacağını bekliyorduk.” Kısacası sürecin içinde öğrencinin öğrenmediğini bilen buna karşın en zorundan soru soran ve bununla öğünen öğretmenlerimiz bile var. Varın siz düşünün bu öğretmenin öğrencisinin ölçme değerlendirme algısını.

İşin engellerinden birisi ise bu sistemi benim gibi eleştiren insanların da bu sistem içinden yetişip gelen insanlar olması nedeniyle çok yerde sistemin çarkları arasında sıkışıp kalması. Bir diğeri ise öğretim programının revizesi ve geliştirilmesi için önemli veriler sağlayan bu araçların öğretim sürecinden son derece bağımsız ele alınması. Öyle ki ders ayrı, sınav ayrı bir şey. Sonuçlarının birbiri ile etkileşimi yok denecek kadar az.

Sonuç olarak kimsenin öğrenmeyle işi yok, kaç aldım, sınıfı geçtim mi bütün mesele bu!

 

Şimdi de bir karşılaştırma hazırlayalım.

Ölçme değerlendirmenin temel işlevleri

Mevcut işlevleri

Tanıma

Yerleştirme

Dersteki gelişimi izleme

Öğrenme güçlüklerini belirleme

Öğrenme eksiklerini belirleme

Yanlış öğrenmeleri belirleme

Gerekli durumlarda önlem alma

Programı değerlendirme ve revize için veri sağlama

Dersin amaçlarının gerçekleşme durumunu belirleme

Not verme

Eleme

Karşılaştırma ve sıralama

Başarısızlığı ortaya koyma

Not verme

 

Tablo bu iken öğrencinin, velinin, öğretmenin ve yöneticinin ölçme değerlendirme algısının olumlu olması nasıl mümkün olabilir?

Bu kısır döngüyü besleyen damarları kesmeden algıyı değiştirmek bir hayli zor.


Cevap gönder to Anonim Cevabı iptal et

ARAMA

TWITTER